Basın Tarihinde Unutulmaz Bir Kapak: İhsan Doğramacı'nın kafası, Ruşen Çakır'ın poposu ve İstanbul Üniversitesi


YÖK'ün kurucusu ve ilk başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın 80 sonrası üniversiteyi yeniden şekillendirme çabası çok tartışıldı, çok eleştirildi. Tartışmalardan geriye ise İhsan Doğramacı'nın hicvedildiği Ercan Arıklı yönetimindeki NOKTA dergisinin 23 Mart 1986 tarihli kapağı kaldı. Türkiye akademik dünyasına Bilkent'i kazandırıp YÖK ile üniversitenin ve bilimsel üretimin üzerinden silindir gibi geçilmesine neden olan İhsan Doğramacı'nın konu edildiği meşhur kapağının ardındaki esrarı 16 Nisan 2006 yılında Devrim Sevimay Vatan gazetesinde aydınlatmıştır. İşte olay kapağın birincil kaynaklardan hikayesi:



YÖK'ün 4'üncü yılında, dönemin efsane dergisi Nokta öyle bir kapak ve öyle bir "YÖK Dosyası" hazırladı ki, YÖK karşıtlığının sembolü haline geldi. Kapağın hazırlandığı dönemde Nokta'nın yazı işlerinde görev yapan gazeteci Arda Uskan, kapağın hazırlanış öyküsünü şöyle anlatıyor:




Öyle bir kapak olmalı ki

"YÖK'ün 4'üncü yılıydı ve Doğramacı ağır eleştirilere hedef oluyordu. Ama yine de çok güçlüydü ve dokunulmaz gibi görünüyordu. Haber toplantısında konu açıldı. Olumsuzlukları gözler önüne seren bir kapak yapmaya karar verdik. Ama bu öyle bir kapak olmalıydı ki... Biz konuşurken, görsel yönetmen Salih Memecan çizdi..."



Uskan, Memecan'ın konuşmalar sırasında çizdiği eskizi kendisine getirip gösterdiğini, "Dört ayrı fotoğraf çekeriz, sonra üst üste montajlarız" dediğini ve bundan sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor:


Hepsi kızdı, Arıklı güldü

"Doğramacı, İstanbul Üniversitesi'nin üzerine oturmuştu. Pantolonunu indirmişti, poposu ortadaydı. Oturduğu üniversite binası alafranga tuvalet gibi görünüyordu ve ihsan Doğramacı onun üzerine büyük abdestini yapıyordu. Kendimi tutamadım, güldüm, 'Ciddi misin?' diye sordum Memecan'a. 'Ben ciddiyim ama Adil Bey kabul etmez... Şimdi göstermeyelim, yarın Ercan Arıklı ile ikisi Ankara'ya gidiyor, bir çaresini düşünürüz' dedi."

Ercan Arıklı ve Adil Özkol ertesi sabah Ankara'ya gittiler. Adil Özkol'a faks ile kapağın eskizini gönderdik. Sadece kağıt üzerinde bir çizim olduğu için pek belirgin değildi durum. Adil Özkol bunu üniversitenin üzerinde oturan Doğramacı olarak algılamış, Ercan Arıklı ile de görüşüp bir sakınca olmadığını bildirmişti. Salih hemen çalışmaya başladı. Önce üniversitenin bir fotoğrafını buldu, sonra fona yerleştireceği bulut resimlerini... İhsan Doğramacı'nın kafasını, kep giyerken eğilmiş olarak çekilmiş bir diasından çıkardı. Sıra işin en güç kısmına gelmişti...

Kapaktaki YÖK Başkanı'nın poposu kime ait olacaktı?

Ruşen Çakır'ın direnmesi fayda etmedi. Derginin genç muhabirlerinden biriydi, yüzünün görünmeyeceğine ikna olunca, Salih'le birlikte stüdyonun yolunu tuttu ve bir kütüğün üzerine oturarak o meşhur fotoğrafı çektirdi. Memecan da artık bu dört resmi dekupe edip, mükemmel bir fotomontaj haline getirecek kadar ustalaşmıştı işinde. Duygu'yu soyamamıştı ama İhsan beyi soymuştu işte...

Hepsi kızdı, Arıklı güldü... Nokta'cılar ertesi sabah kapağın taslağını Ankara'ya gönderdiler. Prova baskı yöneticilerin önüne getirildiğinde yaşananları Uskan anlatıyor: "Adil Özkol bu kadarını beklemiyordu doğrusu. Ercan Arıklı kahkahalarla gülmeye başladı. Hıncal Uluç karşı çıkanlardandı ama Hilmi Yavuz kıyameti kopardı. Ne de olsa o günlerde üniversitede öğretim üyesiydi. "Bunu bu şekilde yayınlarsanız o hafta dergiden imzamı çekerim" dedi.

Dava açtı, kazandı...

24 Mart 1986 Pazartesi günü bütün gazetelerin birinci sayfasını Nokta'nın olay kapağı süslüyordu. Doğramacı'nın çok öfkelendiği, yaptığı açıklamayla belli oldu: "Bunu yapanları hapse attıracağım, bu yayını yapan şirkete öyle bir tazminat ödettireceğim ki, bir daha böyle bir terbiyesizlik yapamayacaklar."

İhsan Doğramacı ceza ve tazminat davalarım birlikte açtı. Noktacılar, mahkemeye sağlam bir savunma göndermek için Stern, Figaro, Panorama gibi uluslararası dergilere, buna benzer bir kapak yapıp yapmadıklarını sordu. Yanıt olumsuzdu.

Mahkemede savunmayı Adil Özkol üstlendi. Dava sonunda hapis cezası çıkmadı ama Gelişim o günün parasıyla 10 milyon TL tazminat ödemeye mahkûm oldu.

Doç. Dr. Selahattin ÖZKAN

Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız


Yararlanılan Kaynaklar:

1 yorum: