Hıristiyanlığın henüz Yahudiliğin
bir mezhebi olarak anıldığı günler de Musa’nın on emrinin saklandığı kayıp
sandığın emanet edildiği bu kutsal topraklar İslam’ın ilk hicret noktasıdır da
aynı zamanda. Kara kıtayla arasında on binlerce kilometrelerce okyanus uzanan
Kariyeplerde dahi sevenleri, mitinden etkilenenleri vardır Afrika’nın
boynuzunun. Elli yıla yakın ülkesini yöneten Haile Selassie ise hem bu mite
katkıda bulunmuş hem de bu mitten yararlanarak kendi iktidarını
güçlendirmiştir.
Teslisin Gücü, Süleyman
Hanedanının İmparatoru, Tanrı’nın Seçilmişi, Efendilerin Efendisi, Kralların
Kralı, Saba Kraliyetinden Yahuda Kavminin Aslanının Fethedeni gibi birçok
unvanı olan Haile Selassie, Afrika ulusçuluğu üzerinde, beyazlar tarafından
Afrika’dan kaçırılan ve köle olarak nesiller boyunca sömürülen kara derili
insanlar üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Özellikle Avrupalıların
yenidünya’da işgücü olarak Afrika’dan söküp götürdüğü insanların gördüğü insanlık
dışı onlarca muamele ve işkence sonucunda dahi hayatta kalabilen torunları
yeniden Afrika’ya özlem ve hasret geliştirmişlerdir.
Birinci dünya savaşı ve
sonrasında gelişen ulusçuluk akımlarıyla köleler arasında güçlenen Afrikalılık
bilinci Jamaika ve Karayipler gibi kara derili insanlar tarafından yerleşilen
okyanus adalarında beyaz karşıtı siyasi akımlar doğmaya başlamıştır. Marcus
Mosiah Garvey Jr isimli yazar ve düşünürlerin öncülüğünde ABD’deki ve ABD
güdümündeki Okyanus adalarındaki kara derili insanlar ait oldukları Afrika’ya
geri dönmeleri ortaya atılır. Kara derili insanlar arasında gelişen bu yeni
ulusçuluk akımının Etiyopya gibi ağır mistik bir kültürden izole gelişmesi
elbette beklenemezdi. Selassie’nin de mistik karizmasıyla bir andan dinler üstü
bir mit köprüsü Jamaika’dan Etiyopya’ya kurulmuş oldu.
Lij Tafari Makonnen 1892 yılında
Etiyopya’da doğmuştur. Lij yerel dilde çocuk anlamına gelmektedir. İktidara
geldiği 1906 yılında Tafari ismini Haile Selassie olarak değiştirmiştir. Haile
Selassie kelime anlamı olarak “Teslis’in gücü” demektir. Ancak inananları
gözünde kendisi Ras Tafari’dir. Ras yine yerel dilde “Ata, baş” anlamına
gelmektedir. Daha sonra İngilizce’ye ve oradan da bütün dünya dillerine bu
inanç sistemi “Rastafariyen” olarak geçecektir. Ras Tafari İsa’nın yeryüzüne
yeniden gönderilmiş Mesih hali olarak kara derili bu inanç sistemi içinde büyük
öneme sahiptir.
1975’te Etiyopya’da Marksist bir
hükümet kurulana değin iktidarda kalan Selassie hem uzak Okyanusya’dan beslenen
bir mitin temsilcisi olmuştur hem de kendi ülkesinden tek güç sahibi. Eski dini
metinlerdeki verilere göre Arabistan’ın güneyini, Afrika’nın Boynuzunu ve
Sina’ya kadar olan bölgeyi tek başına yönetmeye başlayan Saba Kraliçesi
Kudüs’de Süleyman’ı ziyaret ettikten sonra gelip Habeşistan bir çocuk doğurur
ki bu Etiyopya’nın ilk Hıristiyan Kralı olacaktır. Kızıldeniz’deki en eski
Hıristiyan (yada Yahudi Kralı, İslam’a göre hak peygamber Süleayman’ın soyundan
gelen) medeniyet olan böylece kurulmuş ve Selassie’ye kadar devam etmiştir.
Şimdi Afrika’nın en kadim
krallıklarından birisinin son hükümdarının nasıl olup da Okyanus adalarından
birisine “Mesih” olarak ilham kaynağı olduğunu merak edebilirsiniz. Bu nokta
biraz tarihin farklı kültürel kimliklerin kesiştirmesi biraz da yükselen siyah
ulusçuluğunun tutunacak dal araması olarak görülebilir. Jamaika’daki siyahlar
Selassie’ye yönelmişken aynı dönemde ABD’deki siyahlar arasında ise siyah
Müslümanlığı yükselmeye başlamış; camisiz, namazsız dua ve bağışlanma odaklı
yeni bir İslam yorumu ortaya çıkmıştır. İki ayrı noktada aynı güdüyle başlayan
uluslaşma sürecinden birisi Eski Ahit orijinli bir mitolojiyle son bulmuşken
bir tanesi Müslümanlığı yenidünyaya göre şekillendirmiştir.
Selassie’nin mistik ünü o kadar
yayılmıştı ki Jamaika’da adına tapınaklar ve toplum merkezleri kurulmaya
başlanmış, Jamaika’nın bayrağına Selassi’nin figürleri işlenerek elden ele
gezdirilir olmuştur. Antik mısır dini inancını da etkileyen bu topraklarda
yetişen ve eski Mısır dilinde “Tanrılar Ülkesi” olarak anılan Afrika’nı
Boynuzunda çok eski bir inancın yeniden şekillendiği görülüyordu. Kendisini
İsa’nın reenkarnasyonu olarak gören bu topluluk karşısında Selassie de kayıtsız
kalmamıştır. Dünya turunun bir parçası olarak; Selassi, 1966 yılında Jamaika’ya
bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Selassie, Jamaika’da uçağının indiği
Kingston’da yaşanan izdiham nedeniyle uçağı yarım saat boyunca terk
edememiştir. Herkesin kendisine dokunmak amacıyla uçağının etrafını sardığı
Selassie’nin ilk demeci ise şöyle olmuştur: “Bana ibadet etmeyin, ben tanrı
değilim, sadece tanrının bir hizmetkârıyım” Sözlerini sürdüren Selassie
kimsenin, kimsenin inancını sorgulama hakkı olmadığını söylemekten kendini
alamaz: “Çünkü kimse hiçbir insan tanrın yolunu anlayamaz”
Selassie’nin Jamaika ziyaretinden
ve mistik öyküsünden etkilenen bir kişi daha vardır. Jamaika kültürünün ve
müziğinin efsanevi ismi Bob Marley de bir rastafariyendir. Dünya çapında satan
albümlerinde çok beğenilen şarkılarında hep Selassie’yi ve ona olan inancını
anlatır. 1975 yılında Selassie’nin ölümü üzerine yazdığı “Jah Live” isimli
şarkısı batılılarca anlaşılamayınca şöyle der: “Şarkılarımı kim iyi dinlerse,
okullarda anlatılmayan şeyleri öğrenecektir.” Dünya çapında büyük bir üne sahip
olan ama basit yaşamı ve düşünce dünyasıyla milyonlarca insanı etkileyen Bob
Marley, sanatını ve kendisini Özgür Afrika’nın kurucusu olduğuna inanan
Selassie’nin inancına adamıştı.
Kendisi de bir melez olan Bob
Marley, Reggee müziğinde ulaştığı ilahi noktayla görüşlerini milyonlara anlatma
imkanı bulmuş ve Rastafari inanç sisteminin bayraktarlığını yapmıştır. Marley
sayesinde milyonlarca insan ABD’de, İngiltere ve Afrika’da Rastafaryan olmuştur.
Rastafaryanlara göre Selassie, Tanrın yeryüzündeki krallığı olan Sion’u
kuracaktır. Rastalar için Sion gidilebilecek son cennet olarak ebediyen
kalacaktır. Etiyopya’daki Yeni Kudüs şehrinin de Sion ülkesinin başkenti
olacağı kimi eski ahit kehanetleri ile de desteklenmeye çalışılır.
İsrail’in efsanevi lideri ve
İslam inancına göre peygamber olarak anılan Süleyman’ın ve Saba Kraliçesinin
soyundan gelen mistik bir imparatorluğun son lideri olan Selassie’nin
ülkesindeki Marksist darbenin hemen ardından ölmesi birçok dedikoduya da sebep
olmuştu. İnananları Selassie’nin yeni rejim taraftarlarınca öldürüldüğünü iddia
ediyordu. Mezarı uzun süre bilinemeyen Selassie’nin akıbeti neden sonra ortaya
çıkmıştır. Ras Tafari’nin bedeninden geri kalanlar 1992 yılında Emparyal Saray’ın
tuvaletinin altında bulunmuştur. 1936 ile 1941 arasında beş yıllık kısa bir
İtalyan istilası dışında hiçbir zaman ülkesini yalnız bırakmayan liderin
ölümündeki gizem ise hala çözülememiştir.
Kolonyal Avrupalı güçlerin Afrika’dan
kaçırıp getirdiği onlarca kara derili insan için Jamaika sadece bir cehennemden
ibaretti, tarihi olarak ise Jamaika yenidünya öncesi kölelerin değiş tokuş
yapıldı koskoca bir açık pazar. Ancak Selassie’nin iktidarında Bob Marley ve
diğer inançlı rastafaryanların öncülüğünde Etiyopya yeryüzündeki bir cennet
olarak yeniden yaratılmıştı. Metafizik bir rüyadan öte siyahların elle tutulur,
gözle görülür bir cennet vatan tahayyülünü ihtiyaçları vardı. Bu ihtiyaç
kendisini bir şekilde siyah ulusçuluğunu ortaya çıkışına Haile Selassie ve
Rastafaryanizm üzerinden göstermiştir.
Dr. Selahattin ÖZKAN
Dr. Selahattin ÖZKAN
Yararlanılan Kaynaklar:
- http://en.wikipedia.org/wiki/Haile_Selassie
- http://en.wikipedia.org/wiki/War_(Bob_Marley_song)
- http://www.bbc.co.uk/religion/religions/rastafari/beliefs/haileselassie.shtml
- http://www.imperialethiopia.org/selassie.htm
Emeginize saglık
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. EmeginiEm
YanıtlaSilÇok güzel yorumlamissiniz,tebrikler.
YanıtlaSil