İngilizlerin kuzeyden,
Portekizlilerin güneyden ve İspanyolların da ortasından saldırdığı Amerikan
toprakları üzerindeki halkların hikayesi onlarca yıldır anlatılıyor,
anlatılmaya da devam edecek. Bu kadim toprakları “keşfeden” beyaz insanların
yarattıkları tahribatın öyküsünü nasıl anlatsak az. Ancak yine de kıtanın
uçlarında başka öykülerin de yazıldığını unutmamak lazım. Avrupalı akıncıların
güzergahlarına uzak kalan Alaska gibi topraklar ise barındırdıkları başka
öyküler ile hatırlanmaktadır. Henüz daha devrim ateşiyle tanışmamış Rus İmparatorluğu
diğer Avrupa imparatorlukları gibi dünyanın geri kalanı üzerinde hak aramaya
yeltenmiştir.
Biz Türklerin büyük bir hamasetle
deli olarak nitelendirdiği, bütün Avrupa’nın ise “Muhteşem” bildiği Çar I.
Petro ülkesini ve hamisi olduğu toprakları genişletmişti. Rusya onun zamanında
Avrupalı devletlerden birisi olarak nitelendirilmekteydi. Aynı Osmanlılar gibi
Rusların da Avrupalı devletlerden birisi olmayı bir matah zannettikleri
zamanlar olmuştur. Ülkesini karanlık bir dönemden modern bir devlete dönüştürmüş,
St. Petersburg’u bir kültür ve teknoloji merkezi haline getirmişti. Kurduğu
Üniversite ve Akademilerde Avrupalı büyük düşünür, şair ve bilim insanlarını
buluşturmuş, batılı teknikleri ülkesine kazandırmıştı. Büyük Kaşif Vitus
Jonassen Bering ortaya çıkana değil Rusların egemenliğindeki kuzey
topraklarına birkaç macera ruhlu bilim insanı ve kaşif dışında ancak askeri
yada siyasi amaçlarla ulaşılmıştı.
Bir aile geleneğini bozarak
üniversite eğitimi yerine gemiciliğe merak saran Bering, on sekizine kadar
batılıların kontrolündeki dünyanın neredeyse tamamını görmüştü. Kıta
Avrupa’sına döndüğünde ise önüne çıkan altın bir fırsatı değerlendirmekten geri
durmadı, Danimarka asıllı bir Rus komutanın denizci topladığını öğrenince
kaydını yaptırdı. Birinci Petro’nun bitmek bilmeyen iştahıyla sürekli büyüyen
deniz kuvvetlerinde yükselmesi de zor olmadı. Ancak yine de savaşlarda büyük
başarılar gösteremez ve rütbesini yükselmez. Henüz kırk iki yaşında iken emekli
olmayı seçer ama emeklilik günleri uzun sürmez ve bu sefer keşif ve doğu
sınırlarının haritalandırılması göreviyle amiralliğe getirilir.
27 Aralık 1724 günü aldığı bu
yeni emri uygulayacak sağlık sorunları yolculuğun bir türlü başlayamamasına
sebep olur. Asıl hedefi, varlığı hep tartışma konusu olan kuzeydeki suyolunu
bulmaktır. Zira Rusya’nın Asya topraklarının ucundaki Yakutsk ve Kamchatka’nın
ardından bir denizin Çin’e ve Hint Adalarına ulaşacağı iddiası ortada,
kanıtlanmayı bekliyordur. Bu keşfin Rus İmparatorluğu için anlamı muazzam.
Hani, hep tarih kitaplarımızda duyduğumuz “sıcak sulara inmek” deyimi vardır
ya. Bu suyolu tam da bu amaca hizmet etmektedir ve Rusların ticari, askeri ve
siyasi diğer büyük amaçları için elzemdir. Gerçekten Rusların, Avrupalılar ile
dünyanın siyasi ve iktisadi olarak paylaşımında rekabet etmesi için deniz
yollarına doğrudan ulaşımı gereklidir ve doğu keşfi bu yüzden önemlidir.
Hastalıklar, kazalar, kapanan
yollar ve erimek bilmeyen donmuş nehirlerin engellediği bu yolculuğun ilk etabı
karadan tam iki yıl sürmüştür. Başkentten yola çıkan kafile ve araç gereçler
Kamchatka’ya ulaştıklarında iki yıl gibi bir süre geçmiştir. Onlarca ton
ağırlığındaki malzemeler, keşifte kendilerine eşlik edecek bilim insanları
kafilesi ve onlara ait eşyalar, gıda malzemeleri ve yardımcı personel de
eklenince Bering’in sorumlu olduğu yük daha da artmıştır.
Vostok, Fortuna ve Gabriel isimli
gemileriyle büyük bir keşif ekibi Kamchatka’dan yola çıkarak bilinmezliğe doğru
ilerler. O güne kadarki iddialara göre iki büyük ihtimal vardır ve ikisi de henüz
kanıtlanamamıştır. Birincisi Rus Asya’sıyla İngiliz Kolombiya’sı kara yoluyla
bağlıdır. Ki doğru olmadığı çok geçmeden anlaşılacaktır. İkincisi ise bugün
doğru olduğunu hepimiz Bering sayesinde bildiğimiz, Rusya ile Amerika’nın
arasında bir boğaz vardır ve bu büyük suyolu iki kıtayı ayırmaktadır. Yine de
Bering’in ilk keşif gezisi yarım kalmış ve büyük bir başarısızlıkla kâşif St.
Petersburg’a dönmek zorunda kalmıştır. Çok geçmeden sadece bir suyolu
ihtimalinin daha kuvvetli olduğu iddiasının İmparatorlukça yeterli
görülmemesiyle, Bering yarım kaldığı işi bitirmek ve Amerika’ya ayak basmak
için ikinci bir keşif düzenlemeyi kabul ettirir.
Ancak bu kez Rus
İmparatorluğundaki siyasi çalkantılar yüzünden Bering’in keşif ekibini
toplayıp yola çıkması gecikmiştir. Kraliyet ailesinin hamiliğinde
gerçekleştirilecek olan keşif yolculuğunda Bering’e eşlik edecek olanların
belirlenmesinde de sorunlar yaşanmaktadır. Siyasi çekişmeler ve bu büyük keşfin
tarihi tanıklığında bulunmak isteyenlerin çokluğu Bering’in zamanından
çalmaktadır. Artık ellili yaşlılarına yaklaşmakta olan Bering’in sağlık
sorunları da yolculuğa olan kuşkuyu artırmaktadır. Bering’in bütün bu
sorunları aşıp yolculuğa çıkması için gereken süre neredeyse dört yılı
bulmaktadır. 1733’te ilk küçük ekip yola çıktığında dahi hala keşifte bulunmak
isteyenlerin talepleriyle boğuşmak Bering’in omuzlarındadır.
Kamchatka’ya son ekibin ulaşması
1737’ye kadar uzamıştır. Öncü bir ekibin daha kuzeyden Amerika’ya daha kısa bir
yol bulma çabası da boşa çıkınca Bering ve beraberindeki üç bin kişilik ekip
1740’lı yılların başında ikinci keşiflerine nihayet başlayabilmişlerdir. Bu kez
St. Peter, St. Paul ve Nadezhda isimli gemilerle hareket edilmiştir. Ancak
Amerika’ya doğru ilerlemeden önce Asya’da kara bağlantısı olmayan son liman
olan Petropavlovsk’a uğramak gerekmektedir. Bu kısa liman ziyareti sırasında
kafilenin üçüncü gemisi olan Nadezhda’yı yitirirler, henüz sert denizlere
açılmadan yaşanan bu kayıp büyük bir moral düşüklüğünü de beraberinde getirir.
Kamzhatka’da yerliler ile Rus kaşiflerin yaşadığı sorunlar da Amerika keşfinin
Ruslar için ne denli zor olduğunun bir başka göstergesidir. Henüz Rus
İmparatorluğu kendi egemenliğini Asya’da oturtamamıştır ki oradan Amerika’ya
ulaşsın. Ancak yine de Bering bütün fiziki ve moral zorlukları göze alarak son
liman Petropavlovsk’tan Amerika doğru açılır.
16 Temmuz 1741’de bu büyük kafile
Amerika kıtasına ulaşır ama Bering de dahil mürettebatın büyük kısmı hasta
yada yaralanmıştır. Kafiledeki bilim insanları ve coğrafyacılar ulaştıkları
kara parçasını inceleyerek Amerika’ya ulaştıklarını raporladıktan sonra
Bering’in ilk emri geri dönüş hazırlıklarının başlaması yönünde olmuştur.
Zaten gelirken bir gemiyi parçalamış diğeri ile de fırtına yüzünden yolları
ayrılmıştır. Ancak sonuçta Amerika’yı “yeniden” keşfetmişlerdir ve görev
başarıya nihayet ulaşmıştır. Dönüş yolunda Bering hastalığına yenilmiş ve daha
sonra kendi adıyla anılacak olan bir adada vefat etmiştir. Ada bugün insan eli
değmemiş eşsiz doğal güzelliği ile koruma altındadır. Bering’in ardından
kafileye Alman asıllı bir başka kaşif George Wilhelm Steller kaptanlık
edecektir. Steller’in de aynı Bering gibi adı bugün Alaska kıyılarındaki birçok
ada ve sahilde yaşatılmaktadır.
Bering’in yaptığı bu ilk keşif
ziyareti Alaska yerlilerine hastalıklar ve ağır ölümler dışında bir şey
getirmemiştir. Barışçıl yarımada halkı gördükleri ilk beyaz insanları büyük bir
hoşgörüyle karşılamıştır. Ancak karşılığında Rusların verdikleri değersiz
hediyelerle birlikte ölümcül hastalıklarla yüz yüze kalmışlar ve kelimenin tam
anlamıyla kırılmışlardır. Rusların ardından Alaska üzerine İspanyollar ve
Japonlar da keşif yolculukları yapmışlar ve kimi askeri ve ekonomik koloniler
kurmuşlardır. Ancak Alaska’nın esas siyasi yapısı üzerine durmamız gereken Российско-Американская
Компания (Rus-Amerikan Kumpanyası)dır
Alaska’da Bering’in keşfinin
ardından başlayan Rus yerleşimleri 1784 yılında kurulmaya başlamıştır. Kürk
tacirlerinin büyük bir övgüyle bahsettikleri Alaska’nın vahşi topraklarına akın
eden yalnızca Ruslar olmamakla birlikte Rusların çoğunluğu elinde tuttukları
söylenebilir. Özellikle İspanyolların ve Japonların akınları da yoğundur ancak
kimse Ruslar kadar büyük nüfus hareketleri sağlayamaz. Yerlilerin ise gelen
beyaz akın karşısında tutunacakları dalları yoktur. Yerlilerin genel olarak
istilacılardan farklı yaşam koşullarına sahip olması, farklı ekonomik alanlarda
yaşamlarını idame ettirmeleri ve iki grubun birbirlerine olan temasını alan
genişliğini nedeniyle kısıtlanması Amerika’nın geri kalanın aksine burada
kısmen bir beyaz-yerli çatışmasının daha küçük çaplı olmasını doğurmuştur.
Alaska’daki iki büyük yerli gruptan Aleut dilini konuşan Eskimolar sahillerde,
Na-Dene diline sahip Eskimolar ise iç kesimlerde yerleşmişlerdi. Barışçı bir
halk olan Eskimolar balıkçılık ve küçük düzeyli değiş-tokuş dışında toprak
mülkiyetine de inanmazlardı.
Rusların ve aslında bütün beyaz
Avrupalı adamların yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle Alaska’daki arazileri
yerleşime açmak gibi bir niyetleri olmadığı düşünülebilir. Ancak sadece bir tek
adamın Alaska’daki kürk ticareti tekeli karşısında Rus İmparatorluğundan
yerleşim iznini alması ve Rus-Amerikan Kumpanyasını başlatmasıyla işin rengi
değişir. On dokuzuncu yüzyıl boyunca Alaska’daki arazileri yerleşime açan
Grigory Ivanovich Shelekhov ve ailesini kurduğu bu şirket yoluyla Ruslar
Alaska’daki yerleşimlerini artırırlar. Ancak yerleşimlerin artışı yerli
kabilelerle Rus yerleşimcilerin ve kürk tacirlerinin de karşı karşıya gelmesine
neden olur. 1804’de Stika’da Ruslarla yerli Tlingit Kiks âdi kabilesi arasında
bir savaş meydana gelir ve savaşın sonucunda yerli kabile mensupları yüzlerce
yıldır yaşadıkları topraklardan çıkarılmışlardır. Bölgenin adı da değiştirilmiş
ve Ruslar tam olarak emperyal bir içgüdüyle Alaska sahillerini sömürmüşlerdir.
İlginçtir ki bu küçük yerli kasabası ilerleyen dönemde “Amerika Rusyası”nın
başkenti olacaktır.
Ancak çok geçmeden Rusya anakarasında
baş gösteren iç karışıklıklar, Avrupa’da yaklaşan savaş ihtimali ve Alaska’daki
düşük ticari hareketlilik Rusların Alaska’daki yerleşimlerini “karlı” olmaktan
çıkarmıştır. Büyük bir talihsizlik olarak Rus Emperyalizmi ilk fethinden büyük
bir zararın içine girmiştir. İngiliz, Fransız yada İspanyollar gibi
sömürüsünden büyük getiriler bekleyen Rus Emperyalistleri Alaska’nın o günlerde
bilinmeyen petrol ve gaz rezervlerinden habersizce sadece kürk ticaretine bel
bağlamışlardır. Kürk satışının yetersizliği ise Rusların hayallerini yarım
bıraktırmıştır. Bütün bunların üzerine yirminci yüzyılın hemen başında Rusya’da
başlayan siyasi karışıklıklar Alaska’daki sömürü rejiminin daha fazla sürmesine
imkan bırakmamıştır. Çar II. Aleksander’in Rus İmparatorluğunun Amerika’daki
topraklarını daha fazla tutmaya gücü yetmemiştir.
1824’de ABD ile 1825’de ise
İngilizlerle yapılan antlaşmalarla belirlenen “Rus Amerikası” yada “Amerika
Rusyası” topraklarının elden çıkarılması için Çar II. Aleksander ABD ile
görüşmelere başlar. Amerika toprakları üzerinde kan ve gözyaşı ile kurdukları
süper güçle iki büyük egemen; o toprakların gerçek sahibi yerlilerin
görüşlerine dahi başvurmadan kendi aralarında yaptıkları gizli bir pazarlıkla
Alaska’yı satılığa çıkarırlar. Dünya üzerinde para karşılığı el değiştiren ilk
kara parçası olması nedeniyle Alaska belki de kendisini satılığa çıkaran Rus Emperyalistlerine
en büyük kazığı atmıştır. Çar II. Aleksander kar etmiyor ve ekonomik getirisi
az diye satılığa çıkardığı bu topraklarda bulunan gaz ve petrol kaynakları daha
sonra Çar’la dalga geçilmesine dahi sebebiyet vermiştir. Ancak kaybeden; her
şekliyle, Alaska yerlileri ola gelmiştir. Toprakları ellerinden zorla alının bu
insanlar, satılığa çıkan vatanlarında bulunan değerlerden faydalanamamışlardır.
Alaska karışılığında yapılan ödeme çeki |
Rusların Amerikan İç Savaşının
hemen arkasından ABD’ye yaptıkları bu satış teklifiyle bir yandan ellerindeki
“değersiz” bir toprak parçasından kurtulmak bir yandan da az da olsa o güne
kadar ki harcamalarının bir karşılığını almak istedikleri düşünülebilir. Öte
yandan Rusların İngilizlere karşı ABD’yi destekleyen böylesi bir satış ile
İngilizlerin Amerika’daki çıkarlarına ters bir hareketle Avrupa’daki dengeleri
yeniden kurmak istedikleri de düşünülebilir. Karşı taraftaki ABD’nin bu satışa
da çok iştahla bakmadığını da not etmek gerekmektedir. İç savaşın hemen
arkasından böylesi bir ekonomik yükün altına girmenin ABD’li komuoyu ve basın
tarafından eleştirilmesi kaçınılmazdı. Satış anlaşmasına imza atan dönemin İç
İşleri Bakanı William Seward çokça eleştirilmiş, anlaşma “Seward’s folly”
(Seward’ın Ahmaklığı) olarak dalga geçilmiştir.
Ancak zaman bu eleştirileri
haksız çıkarmıştır. Önce yaşanan “Altına Hücum” ardından da Alaska’da
keşfedilen petrol ve gaz yatakları ABD tarafından verilen 7,2 Milyon Dolar’ı
misliyle geri kazanılmasına yol açmıştır. Satışın ardından Tlingit kabilesi ABD
hükümetine satışın geçersiz olduğunu, topraklarının kendilerine ait olduğunu
bildiren bir dilekçeyle başvurmuşsa da olumlu bir sonuç alamamıştır. 1935
yılında ABD Kongresi yerlilere toprak kayıpları için dava açma hakkı tanıyan
bir yasayı çıkarınca Tlingit ve Haidas kabileleri de Alaska’daki arazileri için
ABD hükümetine dava açmıştır. 1959 yılında biten dava sonucunda Alaskalı yerli
halklar haklı bulunmuş ve ABD hükümetine Alaskalı halklara tazminat ödemesi
kararlaştırılmıştır. 1968 yılında kazanılmış olan dava sonucunda öngörülen
tazminat tutarları yerli halklara bütünüyle ödenmiştir.
Bütün bunların sonucunda
diyebiliriz ki diğer Amerikan yerlilerin tarihinde olduğu gibi Alaska
yerlilerin tarihi de kan ve gözyaşıyla yazılmıştır. Yerliler açısında tarihi
yazan el bu kez Avrupalı bir başka el, Ruslar olmasından başka bir fark yoktur.
ABD eyaletleri arasındaki en yüksek yüz ölçümü ve en az nüfus yoğunluğuyla
anakaradan ayrı gibi duran bu topraklar üzerinde yaşayan insanların tarihi yok,
adları yok, iradeleri unutulmuş, hakları çiğnenmiştir. Günümüze doğru ise
yerlilerin kazanımları artmıştır. Altmışlı yıllarda bütün dünyada başlayan
siyasal canlanma diğer Amerikan yerlilerini etkilediği gibi Alaskalı halkları
da etkilemiş ve kimlik mücadelelerini sürdürdükleri ilk siyasal ve sosyal
örgütlere taşımışlardır. 1966 yılında kurulan “Yerlilerin Alaska Federasyonu”
(Alaska Federation of Natives - Eskimo, Indian, Aleut) altında birleşmişler ve
güçlenmişlerdir. Artık Alaska yerlileri birlikte hareket etmektedirler,
topraklarının bir kısmını geri almışlar ve kendi topraklarından çıkarılan
petrolden “geç de olsa” nemalanmaktadırlar. ABD hükümetleri ise diğer Amerikan
yerlileri gibi AFN aracılığı ile Alaska yerlilerinin de siyasal ve kültürel
varlığını tanımaktadır. Alaska konusunda büyük hatalara imza atan Rus
Emperyalistleri, Çarı II. Aleksander’in yanlış öngörüsünün kurbanı olmuşlar ve
devrimle birlikte tarihin çöplüğündeki yerlerini almışlardır.
Alaska'ya dair bir garip film: Alaska: A Modern Frontier (Alaska: Bir Modern Cephe)
Mevsimsel olarak yılın büyük bir bölümünü karlar altında geçiren Alaska'ya yeni beyaz yerleşimcileri çağıran bu video 1948 yılında Indiana Üniversitesinden Frank Barton tarafından hazırlanmıştır. Bir propaganda filmi olan videoda hiç kar görülmez, sanki hiç kış yaşanmaz gibidir. Amaç bu bakir toprakları "medenileştirmektir". Filmde görülen ender yerli insanlar ise oldukça "medeni" kıyafetler içindedir, beyazlar gibi giyinmişler, beyazlar gibi "medeni" evlerde ikamet etmektedirler.
Yararlanılan Kaynaklar:
- James R. Gibsons, The Sale of Russian America to the United States, 1983
- http://www.alaskacenters.gov/alaska-timeline.cfm
- http://www.pbs.org/wgbh/americanexperience/features/timeline/alaska/
- Eric Gislason, A Brief History of Alaska Statehood,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder