Shumel Noah Eisenstadt 10 Eylül 1923 yılında Polonya’nın
Varşova kentinde dünyaya gelmiştir. Ailesi onun doğumundan birkaç kuşak önce
Polonya’ya taşınmıştı. 1930’ların başlarında babası ölünce annesi dul kalmış ve
çocuğunu da alarak Kudüs’e taşınmıştır. Böylelikle Eisenstadt 12 yaşından
itibaren Filistin’de eğitim görmeye başlamıştır. 14 yaşında Birleşik Krallık
Filistin mandasındaki Yahudi yerleşimlerini korumak amacıyla kurulan ve 1920-48
yılları arasında faaliyet gösteren Haganah
isimli paramiliter örgütte etkin görevler almıştır.[i]
Eisenstadt, lisans eğitimini Kudüs’teki Hebrew Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü’nde tamamlamıştır. Yüksek lisans eğitimini de yine aynı
üniversiteside Martin Buber danışmanlığında yapmıştır. Eisenstadt bir
söyleşisinde Martin Buber’den fazlaca etkilendiğini ve Martin Buber’le
tanışmadan önce Weber’i okumuş olmasına rağmen onun dersleriyle birlikte
Weber’i gerçekten anlamaya başladığını açıkça belirtmektedir.[ii] Eisenstadt, doktora
eğitimini Harvard Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde Talcott Parsons
danışmanlığında tamamlamıştır. 1940 yılında İsrail’e dönüş yapmış ve Martin
Buber’in asistanı olarak çalışmaya başlamıştır. 1950-69 yılları arasında Hebrew
Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanlığı ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanlığı
görevlerini yürütmüştür. 1990 yılından öldüğü tarih olan Eylül 2010 yılına
kadar aynı üniversitede fahri profesörlük yapmıştır.[iii]
Sosyoloji alanında “gençliğin
sosyoloğu” olarak ün kazanmıştır. Bu unvana özellikle From Generation to Generation’da Talcott Parsons’un fikirleriyle
ilişkili görüşleri etkili olmuştur. Ayrıca Max Weber üzerine yaptığı çalışmalar
sebebiyle genç meslektaşları ona “Max
Weber’in Canlı Hali” demişlerdir.
Eisenstadt, kültürleri ve uygarlıkları anlama yolunda
çalışmalar yapmıştır. Bir sosyal bilimci olarak değişimin tekdüze sürecinden
çok onun kültürel ve yapısal süreçleri, içsel değişimleri ve antimonileri
üzerine odaklanmıştır. Sosyal değişimi, modernleşmeyi ve uygarlıkları geniş bir
çerçevede incelemiştir. Argümanlarından biri de “köktencilik geleneksel değil modern bir olgudur”dur. Eisenstadt
görüşlerini şu cümlelerle özetlemektedir: “Büyük
uygarlıkların tarihsel deneyimlerini öğrenmeye çalışıyorum. Bu uygarlıkların
ana dinamiklerini ve nasıl modern toplumlar haline geldiklerini ve modernleşmenin
farklı kültürel programlarını nasıl geliştridiklerini anlamaya çalışıyorum.”
Eisenstadt yaşamı boyunca yaptığı çalışmalarla pek çok ödül
almıştır. Pek çok bilimsel kuruluşa da üye olan sosyolog sayısız kez misafir
profesör olarak farklı üniversitelere davet edilmiştir. Bu üniversiteler
arasında Chicago, Harvard, Zürih, Viyana, Bern, Stanford, ve Heidelberg
üniversiteleri gibi saygın üniversiteler de vardır.
KİTAPLARI
1. The political Systems of Empires-1963: Eisenstadt’a MacIver ödülünü kazandıran kitaptır.
Modern siyaset sosyolojisi özellikle de makro sosyoloji alanında en önde gelen
kitaplardandır. Farklı toplumların siyasal özelliklerinin karşılaştırmalı
incelemesini sunmaktadır. Kitap, bu toplumlardaki sistemlerin yapısı hakkında
bazı kalıplar ve genel kurallar geliştirmeyi amaçlamaktadır. Kitapta belli bir
politik sistemin karşılaştırmalı analizi yoluyla tarihsel toplumların analizine
sosyoloji kavramları çerçevesinde açıklamalar getirilmektedir.
2. Modernization, Protest and Change-1966: Modernleşme tarihte daha önce eşi
görülmemiş bir değişim sürecini ifade eder. Bu, yarattığı yenilikler, sunduğu
imkânlar kadar, doğal olarak oldukça sancılı ve gerilimli de bir süreçtir.
Batı’dan başlayarak tüm dünyaya yayılan modernleşmenin temel özelliği, her şeyden
önce insan eliyle kurulmuş siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel tüm
yapıların değişime uğraması olmuştur. Yakın dönemdeki her devlet, her toplum,
her birey bu olguyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Her birinin bu meydan okuma
karşısında aldıkları tutum, kendi geleneksel alışkanlıklarını ve pratiklerini
takip etse de genellikle kararsız ve belirsiz olmuştur.
Milli kimliklerini, değer ve inanışları ile sembollerini
şekillendirmeye çalışan Batılı olmayan ülkelerin, bu meydan okuma karşısında,
modern Batı’nın sömürgeci ve tehditkâr politikalarının etkisiyle, daha zor ve
sarsıcı bir süreçten geçtikleri söylenebilir. Bu süreçte yaşanan büyük toplumsal hareketlilikle birlikte,
siyasi iktidarların, bürokrasinin, iş dünyasının, işçi örgütlerinin, üniversite
gençliğinin ve dinî grupların modernleşme karşısındaki tutumlarını ve
aralarındaki mücadeleleri gözlemlemek ve incelemek, sosyal bilimlerin,
özellikle de siyaset sosyolojisinin en ilgi çekici konusudur.
3. Revolution and the Transformation of Societies-1978: Kabullenilmiş devrim nedenlerinin
hangi şartlar altında toplumun devrimsel dönüşümüne neden olduğunu analiz
etmektedir. Yazar bu nedenlere yeni bir şey eklemekten kaçınır. Kitabın en
temel amacı devrimsel olayların özgünlüğünü onları devrimsel olmayan sosyal
çatışmalar ve değişimlerle karşılaştırma yoluyla kavramaktır.
4. Tradition, Wandel und Modernität-1979: Bu kitabında Eisenstadt modernleşme süreci tanımı
üzerinde Weber’in Protestan ahlakın önemi hakkındaki tezinin ve Protestanlık
ile sanayileşme süreci arasında direk bir ilişkinin var olup olmadığını
sorgulamaktadır. Modernleşme süreciyle ilişkili olarak Eisenstadt, bu sürecin
sosyolojik teori üzerinde yarattığı değişikliklerini incelemektedir. Savaş sonrası yıllarda kavramsal şemaların,
sosyal ve siyasal gelişmelerin çeşitliliğini anlamak ve açıklamak için
kanıtların yetersizliğini detaylı bir biçimde açıklamaktadır.
5. Patrons, Clients and Friends: Interpersonal Relations and the Structure
of Trust in Society, with Luis Roniger-1984
6.European Civilization in a Comparative Perspective-1987: Avrupa toplumlarının karşılaştırmalı
incelenmesini içeren bu kitap makro-sosyolojik alanda önemli kitaplardan
biridir. Kitabın içinde tartışılan ana başlıklar Avrupa uygarlığı ve
modernleşmesinin temel dinamikleri, küçük Avrupa kentlerinde merkez-çevre
ilişkileri, Avrupa geleneği ve Avrupa liberalizm buhranı ve Kemalist
Devrim’dir.
7. Die Transformation der israelischen Gesellschaft-1987
8. Kulturen der Achsenzeit (Hrsg.), five volumes-1987/1992
9. Japanese Civilization: A Comparative View-1996: Japonya batılı olmayıp modernleşen
ilk toplumdur. Batılı ve Japon sosyal bilimciler uzun zamandır Japonya’nın
batılı ulus devletler ve sanayileşmiş toplumlardan hangi açılardan farklı
olduğu konusu üzerinde durmaktadırlar. Eisenstadt da bu kitabında Japonya’nın
tarihsel deneyimini karşılaştırmalı bir bakış açısıyla incelemektedir.
Japonya’nın batı tarafından yönetilen yeni dünyadaki rolünü sorgulamaktadır.
10.Die Antimonien der Moderne
11. Multiple Modernities-2005: Eisenstadt’ın editörlüğünü yaptığını bu kitapta,
Modernleşmenin doğası nedir?, Bu kadar karmaşık bir dünyada modern toplumu
nasıl karakterize edeceğiz? gibi sorulara yanıtlar aranmaktadır. Kitapta
dünyanın politik, sosyal ve ekonomik olarak nasıl değiştiğine dair geleneksel
kavram işlenmektedir. Yazarlar komünist Rusyası, modern Hindistan, İslam
dünyası, Çin, Birleşmiş Milletler, Batı Asya ve Latin Amerika bağlamında
modernleşme kavramını incelemektedirler.
12. Die Vielfalt der Moderne
13. Theorie und Moderne: Kitapta Eisenstadt Çin, Hindistan, Japonya, Birleşmiş Milletler gibi
toplumlardaki modernleşmeyi tek tek makaleler yoluyla incelemektedir. Ayrıca
Modernleşme dinamiklerinin yıkılışı, barbarlık ve modernleşme, geleneksel ve
modern tarih gibi başlıklar altında incelemektedir.
Eisenstadt’ın
sosyoloji bilimine katkıları sebebiyle Erik Cohen, Moshe Lissak ve Uri Almagor
tarafından “Comparative Social Dynamics:
Essays in Honor of S. N. Eisenstadt” başlıklı bir kitap yayımlamışlardır.
Bu kitap Eisenstadt’ın Kudüs’teki Hebrew Üniversitesi Sosyoloji ve Sosyal
Antropoloji Departmanı’ndaki eski öğrencileri ve çalışma arkadaşlarının onun
yöntemiyle ilgili yazılarından oluşmaktadır.[iv] Ayrıca 2010 yılında ölümünden
sonra onuruna “Collective Identities,
States and Globalization; Essays in Honor of S. N.
Eisenstadt” başlıklı bir kitap da yayımlanmıştır.[v]
TARİHSEL YÖNTEMİ
Shumel Noah Eisenstadt’ın “The Political Systems of Empires” 1963 yılında yayımlandığında
makro-karşılaştırmalı tarihsel sosyolojinin tek yetkin eseriydi. Bu eserden
yayımlandığı yılda Max Weber’den bu yana çıkan en başarılı tarihsel inceleme
denmekteydi. Charles Tilly’nin “The
Vendée”si bu çalışmadan bir yıl sonra çıkmıştı. Barrington Moore’un “Social Origins of Dictatorship and
Democracy”si, Talcott Parsons’un “Societies:
Comparative and Evolutionary Perspectives”i, Immanuel Wallerstein’ın “The Modern World System”i ve Perry
Anderson’un “Passages from Antiquity to
Feudalism” başlıklı eserleri ise Eisenstadt’ın eserinden tam 11 yıl önce
yayımlanmıştı. Political Systems of
Empires kitabı yayımlanmasından sonra sosyolojideki en önemli kitaplar
arasına yazarı Eisenstadt ise önde gelen sosyologlar arasına girmiştir.
Eisenstadt’a göre Weberci ve Neo-Marksçı bakış açıları gibi
yapısal-işlevsel bir bakış açısı da kötü kullanılırsa saçmalık üretir. İyi
kullanıldıklarında ise şimdiyi ve geçmişi anlamamıza yardım ederler. İşte
Eisenstadt da şu anda elde bulunan yapısal-işlevsel bir bakış noktasından tarihin
en iyi portresini çizer. Yapısal-işlevselci teoriden etkilenen Eisenstadt’ın
çalışmalarını yöntemsel olarak iki bölümde incelemek mümkündür.
1. Konumlandırma
2. Konfigürasyonel Çözümleme
2.1. Sınıflandırma
2.2. Teorileştirme
2.3. Yorumlama
1. KONUMLANDIRMA
Konumlandırma yöntemi, Eisenstadt’ın kendi çalışmalarını
başkalarının çalışmalarıyla ilişki içinde konumlandırmasıdır. Pek çok bilim
adamı kendi bilgi kavrayışını haklılaştırmak ve geçerli bir bilimsel söylem
biçimi olarak meşrulaştırmaya çalışır. Weber, Marx, Durkheim gibi pek çok
araştırmacı kendi tutumlarının yerini saptamak için başkalarının serlerini
didik didik etme çabası içine girmişlerdir. Eisenstadt da kendi görüşlerini
sürekli başkalarının eserleriyle çarpıştırarak tanımlamaktadır. Bu yöntem yüzeysel
bakıldığında literatürün taranması olarak görülebilir ancak Eisenstadt’ın da
içinde olduğu pek çok yazar için bu birbiriyle kısmen bağlantılı iki düzeyde
gerçekleşmektedir.
Sosyolojik ilgilerinde farklı konular bulan Eisenstadt
sosyolojik savların öncülleri konusunda ise tutarlıdır. Erken eserlerinde bu
kişilerden bahseder ancak 1960’lardan sonra yapısal-işlevselci yazarların
eleştiri almaları sebebiyle yazılarının birçoğunu kendi konumunu açıklamaya
ayırmıştır. Çoğu zaman kendi varlıkbilisel(ontolojik) konumunu belirleme ve
Marksçı sosyolojide olduğu gibi teorik yelpazenin öteki tarafında bulunan diğer
araştırmacılarla bir bağ kurma yönünde girişimleri vardır. O kendi konumunun
sınırlarını dikkatle belirler.
Eisenstadt tarihsiciliğe karşıt bir tutum almıştır.
Tarihsicilik, tarihsel sonuçların benzersizliğini, genel teorinin bu sonuçları
açıklama yeteneğinde olmadığını ve tarihsel anlamlar imalatında analizcilerin
aktif rolünü vurgulayan bir yorum geleneğidir. Eisenstadt bu bakış açısını
tartışmak yerine onu görmezden gelir ve şu soruyu sorar:
“Modernizasyon
sürecine eşlik eden yapısal biçimler çeşitliliğini sistematik olarak açıklamak
mümkün müdür ya da bir tarihçinin herhangi bir durumunun toptan benzersizliği
ve eşsizliğiyle ilgili hükmü kabul edilmeli midir?”
Eisenstadt’a göre hiçbir niteleme yapmaksızın tarihsel
değişiklikleri sistematik ve teorik olarak açıklama olasılığından yanadır. Ona
göre toplumlar gerçek ve tarif edilebilir olan sistemik niteliklere sahiptir.
Bir toplumun ve o toplumdaki değişimin doğası hesaba katılır. Bir tarihsicinin
yapacağı gibi, bu nitelikleri göz ardı etmek, tür sınıflamasını yardımı
olmaksızın hayvan davranışlarını inceleyen bir biyoloğu andırır.
Eisenstadt gerçek tipler(bizzat eylemin dinamiklerini kendi
içinde barındıran kavramlar) için ideal tipleri reddeder. Onun yaklaşımı
toplumların sistematik doğasına, toplumsal sistemlerin çoklu boyutlarına, bu
boyutların farklı bütünlüklerşni, yaratan güçlere ve değişim durumlarının
açıklığına işaret eder. Sonuç olarak, Eisenstadt’ın konumu, kökleri Aristocu
bir ontolojide bulunan bir kavram olarak nitelenebilir.
2. KONFİGÜRASYONEL ÇÖZÜMLEME
Eisenstadt’a göre, hayvan yaşamı gibi toplumsal yaşam da
doğal biçimlerdedir. Biyologlar gibi sosyologlar da teorik çözümlemeye kalkışmadan
önce tutarlı ölçütler uygulayarak bu biçimleri yalıtıp sınıflandırmalıdırlar. O
zaman doğru sınıflandırma ölçütleri kullanan bir analizci gerçek tipleri
sınıflandırabilmek için deneysel olguları inceler. Bu tipler bir kere
tanımlandıktan sonra analizi yapan kişi özgül tipelri teorileştirebilir. Özgül
bir tipin davranışını anlayan analizci, o tipin bireysel örneklerinin
davranışını yorumlayabilir. Bu mantık ve prosedürle Eisenstadt tarihi, içindeki
biçimler ile akışkanlığı ayırt etmeye çalışarak çözümler.
Konfigürasyonel çözümleme, doğal bir şekilde gerçekleştiği
varsayılan model eylemlerin özsel niteliklerini yalıtıp betimleme çabasıdır.
Çözümleme üç adımdan ibarettir.
1. Sınırlı bir eylem modelinin benzer
fakat farklı öteki modellerden ayrılması- SINIFLANDIRMA
SÜRECİ
2. Modelin özsel karakteristikleri
hakkında genellemeler geliştirmek amacıyla modelin içerden incelenmesi. Bu adım
modelin biçimi ve doğası hakkında bir teori yaratır.-TEORİLEŞTİRME
3. Benzer şekilde sınıflandırılabilen
herhangi bir ampirik durumu öngörmek ve açıklamak için bu modelin analitik
kullanılmasıdır.-AMPİRİK YORUMLAMA
Konfigürasyonlar
sınıflandırmanın NESNESİ, teorinin ÖZNESİ, ampirik yorumların ise KAYNAĞIDIR.
Eisenstadt’ın konfigürasyonel çözümlemeyi en yoğun olarak
kullandığı eserleri The Political Systems
of Empires ve Revolution and the
Transformation of Societies: A Comparative Study of Civilizations’dır.
Not: Eisenstadt’ın tarihsel yöntemiyle ilgili olan bölüm Gary. G. Hamilton’un
Tarihsel Konfigürasyonlar: S.N. Eisenstadt’ın
Tarihsel Sosyolojisi” başlıklı makalesinden faydalanılarak hazırlanmıştır.[vi]
Dr. Sevgül Çilingir
[i]
Haganah İbranice’de “Savunma”
anlamına gelmektedir. Haganah örgütü ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Ozacky
Lazar-Kabaha 2002, 45-60; İsrail Dışişleri Bakanlığı Resmi Web Sayfası http://www.mfa.gov.il/MFA/History/Modern%20History/Centenary%20of%20Zionism/Lexicon%20of%20Zionism#haganah
http://www.mfa.gov.il/MFA/History/Modern%20History/Centenary%20of%20Zionism/Lexicon%20of%20Zionism#haganah
[ii]
P. F. Wilmot, Review of “Revolution and the Transformation of Societies: a
comparative study of civilizations” by S. N. Eisenstadt New York, The
Journal of Modern African Studies, Vol. 17, Issue 3, 1979,503-504.
[iii]
Gad Yair, In Memoriam-Shumel Noah Eisenstadt (September 10, 1923-September 2,
2010), Journal of Globalization Studies, Volume 1 No.2, 2010, 196-197.
[iv]
Cohen-Lissak-Almagor 1985 Eric
Cohen-Moshe Lissak-Uri Almagor, Comparative
Social Dynamics: Essays in Honour of s. N. Eisenstadt, 1985, Boulder Colo.:
Westview Press.
[v]
Yair-Gazit, 2010 Yair-Gazit 2010 Gad
Yair-Orit Gazit, Collective Identities,
States and Globalization; Essays in Honor of S. N.
Eisenstadt, The Hebrew University Magnes Press.
[vi]
Gary G. Hamilton, “Tarihte Konfigürasyonlar: S.N. Eisenstadt’ın Traihsel
Sosyolojisi”, Tarihsel Sosyoloji:
Bloch’tan Wallerstein’a Görüşler ve Yöntemler, ed. Theda Skocpol, 1999,
İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yay.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder