Britanya’nın
İstanbul’daki elçilik çalışanlarından olan Urquhart, İstanbul’da bulunduğu süre
boyunca Türk kültürü ve yaşamı hakkındaki gözlemlerini yayınlamış ve hatta Türk
kültürünün anavatanındaki temsilcisi haline gelmiştir. Bir yandan Yunanistan’ın
Bağımsızlığını savunan bir yandan da Türk kültürünü daha yakından tanıyan ve
görevi süresince Türk-Yunan sınırı sorunu üzerine çalışan Urquhart, Osmanlı’dan
ayrılmak isteyen bir başka millet olan Çerkezlerin de ulusal bayrağını çizen
kişidir. Urguhart’a ait tasarım günümüzde de kullanılmaya devam etmektedir.
Urquhart’ın Osmanlıların son zamanlarında İstanbul’daki varlığı ilginç tarihi
sonuçları olan bir kişisel hikâyedir.
Londra’nın
oldukça seçkin bir yakası olan St. James’te 26 Temmuz 1862’de açılan hamam
zamanla erkek homoseksüelleri için bir cazibe merkezi haline gelmiştir. On
dokuzuncu yüzyılla birlikte sayıları hızla artan Londra’ki “Gentlemen’s Club”lar
arasında kendisine oryantalist ve otantik bir özellik ile ön plana çıkmıştır. Öyle
ki Türk Hamamı’na dair batılı algının yaratılmasında hiç şüphesiz Urguhart
Hamamı’nın ayrı bir yeri olmuştur. Yanı başlarındaki erkek bedenine dair tüm
İngilizlere özgü mekansal sınırları ortadan kaldıran sıcak ve yakın temasa
imkan tanıyan Türk hamamıyla tanışan İngilizlerin aksi bir tasavvuru zaten
mümkün olamazdı. Öte yandan St. James’te açılan bu hamamın sadece erkeklere
özgü olmadığını, Anadolu’daki örneklerine benzer, Romalı örneklerinden farklı
şekilde kadınlara da hizmet verdiğini söylemek gerekir. Ancak tarzı ve mimarisi
ile oldukça feminen olan yapının müşterilerinin çoğunluğunu erkekler
oluşturmaktadır.
Urquhart’in
Türklere ve Türk Kültürüne olan merakı ülkesine dönünce noktalanmamıştır. 1853’te
patlak veren Kırım Savaşı sırasında Hükümetinin Osmanlılara karşın takındığı
politikaları eleştirmiş ve aralarında Karl Marx’ın da bulunduğu aykırı
isimlerin İngiliz Politikasına karşıt sözlerini duyurmak için “Free Press”i
kurmuştur. Gerek kurduğu baskı guruplarıyla gerekse eski bağlantılarını kullanarak
İngiliz politikası üzerine etki etmeye çalışan Urquhart’ın düşüncesinin
temeline Türk hamamının batılı bir algısını yerleştirmektedir. Urquhart’a göre
Türkler tüm toplumsal kötülüklerden komünyal banyoları eliyle kurtulmaktadır. Roma
hamamlarının aksine Türk hamamında toplaşan yığınlar ortak bir havuzda
değildir, su ile aralarına setler çekmezler ve sıcak buharın yumuşattığı
bedenlerinden arınan kirler yenileriyle birleşmez. Türk Hamamı, kültürel
normlar ile ters düşmez, evlilik ya da ergenlik gibi bireysel açmazlar
toplumsal rollerin esnetilmesine imkan tanımaktadır.
19
Kasım 1860’da “Londra ve Türk Hamamı Şirketi”ni kurar. 1862’te hamamın resmen
açılışına değin bu şirket sermaye toplamaya çalışmıştır. Her ne kadar 1828’ten
bu yana Britanya’daki kamu banyoları açılması yasal hale gelmiş ve ilk sauna
ve hamamlar açılmışsa da Urquhart’ın girişimine değin bir Türk Hamamı fikri
henüz adaya gelmemiştir. Urquhart, Türk Hamamı’nın inşası için mimar G. Somers
Clarke ile anlaşmıştır. Clarke, yaşadığı toplumun ihtiyaçlarına hizmet eden
Viktoryan bir estetik ile tasarlamış Türk Hamamı için çalışmalara başlar.
Clarke’nin tasarımı bir yandan Oryantal etkiler taşırken bir yandan yüksek İngiliz
estetiğinin nazik dokunuşlarına da sahiptir. Urquhart’ın İstanbul’da edindiği
Türk Kültürüne ait izlenimlerle de katkı sağladığı tasarım böylece eşsiz bir
güzelliğe ulaşır.
Urquhart’in
Mimar Clarke ile birlikte tasarladığı Türk Hamamı’na gelenlerin edinecekleri Türk
deneyimini artırmak için ek odalar eklettiği bilinmektedir. Bir berber salonu
ile erkek terzisi yanı sıra kimi ürünlerin satın alınabileceği bir dükkân da
binaya eklenmiştir. Bu haliyle Türk Hamamı, erkek güzelliğine adanmış estetik
bir merkez gibi görülmelidir. Öte yandan hem Türk Hamamı’nın bu bölgeye
açılması hem de mimari açıdan Oryantal esintilerin tasarımı bu kadar çok
etkilemesi hiç de şaşırtıcı değildir. Zira 1851 yılında Londra’da düzenlenen “Great
Exhibition”ın ana teması “Orient” olarak belirlenmiştir. Londra’nın bu seçkin semtinde Urquhart’ın
girişimiyle inşa edilen Türk Hamamı bu haliyle Londra’daki doğu etkilerinin hem
bir sonucu hem de bir aracısıdır.
Urquhart’in
Londra’da açtığı Türk Hamamı’nın Viktorya dönemi erkekleri tarafından hemen
kabul edildiğini söylemek de biraz iddialı olacaktır. Viktorya döneminde Londra’da
yaşayan İngiliz erkekleri için hala hemcinsleriyle bu kadar yakın bir temas
oldukça tehditkârdır. Her ne kadar Urquhart’ın Türk Hamamının homoseksüellerin buluşma
noktası olduğu biliniyor olsa da doğuya ait bu güzellikleri yaşamak isteyen
heteroseksüel Londralılar da Türk Hamamı’nın müşterileri arasındadır. Batılı
söylencelere dayanan Türk Hamamı’na atfedilen maskülen güzellik ve erkek
estetiği sergileri toplumsal sınırları yine de zorlamaktadır. Savaşlarla
büyüyen erkeklere sıralanan övgülerin ve Romalı güzellik ölçütlerin tüm batıyı
şekillendirdiği bu çağın toplumsal baskıları İngiliz toplumun sınırları belirlenmiş
düzeninde oldukça hissedilirdir. Türk Hamamı, işte bu hissin kırıldığı ilginç
bir mekân olarak ortaya çıkmaktadır.
Urquhart'in Türk Hamamı'nın bulunduğu adreste günümüzde bu bina bulunmaktadır. (Londra) |
Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız…
Yararlanılan Kaynaklar:
- Izzet Aydemir Çuşha - Adıge Bayrağının Tarihçesi
- Robert Owen Allsop - The Turkish Bath: Its Design and Construction with Chapters on the Adaptation of the Bath to the Private House, the Institution, and the Training Stable, E. & F. N. Spon, Londra, 1890.
- John Potvin - Vapour and Steam: The Victorian Turkish Bath, Homosocial Health, and Male Bodies on Display, Journal of Design History, Cilt: 18, Sayı: 4, 2005, 319-333
- John Fife, Ed. Manual of the Turkish Bath: Heat a Mode of Cure and a Source of Strength for Men and Animals, From Writings of Mr. Urquhart, Londra, 1865.
- http://www.nickelinthemachine.com/2011/04/the-turkish-baths-in-jermyn-street/
- https://en.wikipedia.org/wiki/David_Urquhart
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder