Atatürk’ün
siyasal olarak kullanımını milli mücadelenin başlangıç yılları ile
başlatabiliriz. Bu dönemde Anadolu’daki milliyetçilerin başlattığı mücadeleye
taraf olanlar İtilaf devletleri tarafından Kemalistler olarak adlandırılmıştır.
Saray çevresi tarafından bu ekibe celalilere
atıfta bulunarak “Kemaliler” ismi
konmuştur. 1930’lu yıllarda komünizm ve faşizmin ideoloji olarak yükselmesine
kadar Atatürk ve çevresinde bir ideoloji kurma fikri gündeme gelmemiştir.
Atatürk, yapılan inkılapları Türk İnkılabı olarak adlandırarak, kendi ismi
çevresindeki tanımlardan uzak durmuştur. [1] 1930’lu yıllardaki ideoloji arayışları Kemalizm düşüncesini doğurmuş, Kemalizm
CHP tarafından resmi ideoloji olarak kabul edilmiştir.
1944
öncesi dönemde CHP içinde gelişmeye başlayan muhalefet iç ve dış siyasi ortamın
müsait olmasını beklemiştir. Bu dönemde muhalefet iktidarı iki eksende
eleştirmiştir. İlk olarak iktisadi politikalar eleştirilirken ikinci olarak
Atatürk üzerinden eleştirilerde bulunularak iktidarın Atatürk’ü unutturmaya
çalıştığının vurgusu yapılmaktadır. Bu ilk eleştiriler çok partili dönemde
Atatürk’ün siyasi tartışmalarda yer alacağının adeta bir işareti gibidir.
Demokrat
Parti’yi kuran lider kadronun çekirdeğini dörtlü takrirde imzası olan Celal
Bayar, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ve Adnan Menderes, Atatürk’ün Cumhurbaşkanı
olduğu yıllarda halk partisi ve meclis çatısı altında görev yapmışlardır.
Özellikle Celal Bayar Atatürk’e tam anlamıyla bağlıdır, DP iktidara geldikten
sonra da Atatürk’ün işlendiği konularda hassasiyetle davranmıştır. İnönü
kendisine karşı asıl muhalefeti oluşturacak muhalefetin başında Celal Bayar’ı
görmek istemiştir. Onun bu yaklaşımı teşvikten ziyade bir ısrar görünümündedir.
İnönü ve çevresi için muhalefetin Atatürk düşmanlığı yapmaması birincil
kıstastır. Atatürk’ün eski silah arkadaşları affedilirken bu şartla af
edilmişlerdir. Milli mücadele kahramanlarından, Atatürk’e bağlılığından şüphe
edilmeyen, gericiliğe karşı duruşta olan Bayar muhalefet için en ideal aday
olarak düşünülmüştür. CHP sözcülüğünü yapan dönemin Ulus gazetesinde Falih
Rıfkı Atay Celal Bayar’ı öven bir yazı ele alarak Bayar’ın partisinin Kemalizm
davasına sadık olacağının vurgusunu yapmaktadır.
Celal
Bayar’ın Kemalizm davasına ve Türk devrim geleneklerine uygun bir muhalefet
partisi kurmaya ve işletmeye muvaffak olmasını biz de en aşağı kendisi ve
arkadaşları kadar dilemekteyiz. Celal Bayar bizim partimizde fazileti,
dürüstlüğü ve ülkücülüğüyle şöhret kazanmıştır. Karşımızda bu vasıfta bir
liderin muhalefet partisini kurmasından memnun olmamak imkanı var mıdır?[2]
DP’nin
1946 tarihli ilk tüzüğünde[3] yer alan DP programında Atatürk’ün ilkeleri ele alınarak onun ismi verilmeden
partinin bu ilkelere bakış açısı açıklamıştır. Örneğin inkılapçılığın
açıklandığı on beşinci madde de inkılapçılık “Partimiz inkılapçılığı daima değişen dünya ve memleket şartları
karşısında hayatın dinamizmine süratle uymak, Türk milletini her bakımdan ileri
bir seviye eriştirmek ve geçmişten kalan geri ve zararlı gelenekleri her sahada
kökünden tasfiye etmek için gereken bütün hamlelerin hemen tatbikata konulması
manasında anlar.” şeklinde açıklanmıştır. İnkılapçılığın açıklandığı bu
madde üzerinde özellikle durulmuştur, ileride ele alınacağı üzere zamanla
DP’nin söylemlerinde DP’nin Atatürk inkılaplarının tamamlayıcısı olduğu konusu
vurgulanacaktır. 1946 yılında Çankaya ilçe teşkilatı tarafından hazırlanan
faaliyet raporunda inkılapçılık üzerine vurgu yapılmakta büyük Atatürk’ün başardığı ve beliğ ifadeleri ile Türk gençliğine
emanet ettiği inkılapçılığın gençlik tarafından gözden geçirilmesi görevi DP’ye
verilmiş olduğu ifadeleri yer almaktadır. Yine bu rapor da DP’nin
Atatürk’ün Türk inkılabına verdiği istikameti kendisine hedef olarak aldığını
yorumu yer almaktadır.[4]
21 Temmuz 1946 Seçimleri ve Sonrasında
Yaşananlar
21
Temmuz 1946’da gerçekleştirilen seçim, DP çevrelerinde hayal kırıklığı
yaratmıştır. DP’liler seçimlere hile karıştığını belirtmişler ve iktidarı hile yapmakla
suçlamaya başlamışlardır. Bayar 25 Temmuz 1946’da Yeni Sabah gazetesinde
yayınlanan yazısında bu durumu şöyle belirtmektedir; “Seçmenlerin verdikleri reylerin kaydına mahsus olan ve her sandığın
seçim neticesini gösteren mazbatalar birçok yerlerde boş olarak seçim
heyetlerine imza ettirilmiştir. Bunlar sonradan ve arzuya göre doldurularak
vatandaşların reyleri üzerinde oynanmıştır. Bu suretle muhalif ve müstakil
milletvekili namzetlerinin talihi, merkezin emrine tâbi olan vali ve
kaymakamların elinde oyuncak olmuştur” [5] DP bu tarihten itibaren iktidara karşı
söylemlerini sertleştirmeye başlamıştır. Artan bu sertlikten Atatürk ile ilgili
ifadelerde etkilenmiş, Atatürk daha çok işlenmeye başlanmış, zaman zaman da CHP
Atatürk’e gerekli saygıyı göstermemekle suçlanmıştır.
Demokrat
Parti Birinci Büyük Kongresini 7 Ocak 1947’de Ankara da toplanmıştır. Eroğul’a
göre bu kongre Türk demokrasi tarihinde istisnai bir yere sahiptir, ilk defa
bir muhalefet partisi baştan sona hürriyetçi bir kongre topluyor ve açıkça
iktidarı hedef alarak istekleri gerçekleştirilmediği takdirde iktidarı halkın
yargısına sevk edeceğini bildiriyordu. Bu kongre de günlerce dileyen herkes
özgürce konuşmuş, CHP’ye karşı sert söylemler kongreye hakim olmuştur.[6]
Celal
Bayar kongrenin açılış nutkunda genel olarak partinin amaçlarını anlatmış
CHP’yi de örnekler vererek hukuka uygun davranmamakla suçlamıştır. Bayar
konuşmasının bazı yerlerinde Atatürk’e yer vermiştir. Atatürk’ün büyük bir
eseri de Anayasa olduğunu vurgulamış, onun eseri olan bu anayasanın temel
mesnedinin milli hakimiyet prensibi ve demokrat ideallerin yayılması olduğu
belirtilmiştir. Atatürk’ün zamanın tüm zorluklarına rağmen demokratik anayasayı
koruduğunu, Demokrat Partinin de onun eseri olan bu anayasa sayesinde faaliyet
gösterebildiğini bu nedenle Demokrat Parti olarak Atatürk’e sonsuz minnet
duyduklarını belirtmiştir. Konuşmanın devamında milli iradeye sıklıkla vurgu
yapılmış, dolaylı olarak Atatürk’ün anayasasında bulunan bu ilkeye CHP’nin
saygı göstermediği konusu işlenmiştir.[7]
Milli iradeye saygısızlık ve CHP’nin anayasaya uyumadığı DP’nin muhalefette
kaldığı süre içerisinde sıklıkla gündeme gelecek ve Atatürk bu görüşlerde yer
alacaktır. Hikmet Bayur kongre sonrası
Kuvvet gazetesinde çıkan yazısında, kongre esnasında delegelerin CHP’nin
muhafazarkırlığa kaydığını ve Atatürk inkılaplarını devam ettirecek durumda
olmadığı, Atatürk’ün sağlığında bir gün cumhurbaşkanlığından çekildiğinde Parti
başında icap ederse muhalif olarak çalışmak istediğini hatırlatarak yaşasaydı
demokrasi ve hürriyet için mücadele etmek üzere DP saflarında yer almış olurdu
ifadelerinde bulunduğunu belirtmiştir.[8]
22
Haziran 1947’de demokrat parti İzmir teşkilatı son zamanlarda Atatürk’e yapılan
saygısızlıkları protesto etmek için toplantı düzenlemişlerdir. Bu toplantı da
söz alan Haydar Dündar konuşmasında Atatürk’ün milli irade ve hakimiyete olan
inancının tam olduğu bunun güzel bir örneğini de Mart 1923’te mecliste yaptığı
konuşmada milletin irade ve emeline uymayanların tali hüsrandır, izmihlaldir
sözleri ile vurguladığını belirtmiştir.[9]
Mithat Perin Kazım Karabekir’in Atatürk düşmanlığının millete mal olmuş bir
konu olmasına rağmen CHP saflarına tekrar girip siyaset yapmasını ve savaş
yıllarında Atatürk’e yazdığı yazılarda hakaret eden Nihal Atsız’a cevaben
kaleme aldıkları eserin Örfi İdare (Sıkı Yönetim) tarafından engellendiğini
belirterek, CHP’nin Atatürk düşmanları ile işbirliği yaptığını söylemiştir.[10] DP’nin yayın organı olan Zafer gazetesinde başyazarlık yapmış olan Burhan
Belge, Mustafa Kemal’in ölümünden sonra
onu anlamamış ve sevmemiş olanlarla antlaşma yapıldığını belirterek Atatürk’ün
davası yolunda yürüdüklerini belirtmiş, demokratlar olarak kendilerinin Mustafa
Kemal’in henüz yapılmamış kabrinin değil,
Mustafa Kemal’in türbedarı değil, onun bayraktarı oldukları ifadesini kullanmıştır.[11]
14 Mayıs 1950 Seçimleri ve Öncesi
DP
20 Haziran 1949 da ikinci büyük kongresini topladı. Birinci kongre ile aradan
geçen zamanda DP büyük yol kat etmiş, İnönü’nün 12 Temmuz beyannamesi ile de
güveliğini elde etmiştir.[12] Bu
süreçte DP de bazı değişimler olmuş, partinin kuruluşunda yer alan genel idare
kurulunun üçte biri partiden gönderilmişti. Kongrenin başında Bayar’a yapılan
yoğun sevgi gösterileri partilerin mevcut idarenin yanında olduğunu göstermiş
oldu. Bu noktadan sonra parti içi muhalefeti hedef almayı bırakan DP’li
idareciler gündemi iktidarı hedef alma olarak belirlediler ve söylemlerimde bu
doğrultuda gerçekleşti.[13]
DP
de milletvekilliği yapmış olan Fevzi Boztepe kongre öncesi basında yer alan
yorumlarında CHP’yi Atatürk’ün olumsuz şartlar içinde gerçekleştirdiği
inkılapları devam ettirmemekle suçlamaktadır.[14] Halkın dertlerine son verecek olan demokrat partinin doğuşunun Atatürk
tarafından sonsuz güven duyulan Celal Bayar sayesinde olduğu vurgulanmıştır.
Kongre esnasında da benzer söylemler gündeme gelmiştir. Kongreyi yakıdan takip
eden Zafer gazetesi kongrenin Atatürk’ün vefakar arkadaşı Bayar’ı hürmetle
selamladığını bildirmiştir.[15] Kongreye
katılanlar Atatürk’ün izinde ve inkılabının tamamlayıcısı kahramanlar olarak
betimlenmiştir. Bayar açılış konuşmasında DP’nin Atatürk’ün yurtta sulh cihanda
sulh vecizini ele aldığını söylemiştir.[16]
Temmuz
1949’da dönemin başbakan yardımcısı Nihat Erim’in basına verdiği demeçlerde;
efendilik dönemine yetişemediğini ancak efendilik döneminden kalanların ilk
defa efendisiz kalınca ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirtmiştir. Demokrat
partililer efendilik dönemi ile Atatürk döneminin kast edildiğini, Erim’in
Atatürk’e açıkça dil uzattığını öne sürmüşlerdir. Milli mücadelenin Galip
Hocası Celal Bayar’ın Atatürk’ün emrinde ve izinde çalışmaktan gurur duyduğunu,
Kemalizm’in efendilik ve kulluk devri olmadığı aksine büyük bir atılım ve
inkılap devri olduğu belirtilmiştir.[17] Yine
bu dönemde idare Atatürk’ü mermer bir muhafaza da topraksız bırakmakla
suçlanmakta, Anıtkabir inşaatının geciktirilmesi gündeme getirilmektedir.[18]
1950
seçimleri öncesi DP, CHP’yi laiklik karşıtlığı ile suçlamaktadır. Bunun en
somut örneklerinin İnönü’nün düzenlediği bir mitingde size cennetin anahtarını
getirdim demesi ve başbakanın CHP’yi iman partisi olarak belirtmesi olarak
vurgulanmıştır. Zafer başyazarı olan Mümtaz Faik Fenik, konu ile ilgili olarak
CHP’nin Atatürk’ün inkılapçılık ve laiklik ilkesinden vazgeçtiğini, Atatürk
inkılaplarının uçurama sürüklendiğini ancak bunun seçim için fayda
getirmeyeceğini, irticanın memlekette var olan kanunlarca yasak edildiğini
belirtmiştir. Başka bir haberde ise, CHP kongrelerinde ücretsiz dağıtılan bir
kitapta İnönü ve Celal Bayar arasında görev değişikliği yapılmasının aslı
nedeni olarak İnönü’nün, Hatay meselesi ile ilgili bir konu için Atatürk’ün
verdiği talimatı içki aleminde gerçekleşen bir sohbette aldığı için
gerçekleştirmediği ifadeleri yer aldığı belirtilmekte, Atatürk’e dil uzatıldığı
vurgulanmaktadır.[19] Yine
Zafer gazetesinde bu dönemde yer alan haberlerde, CHP’nin Atatürk’e ait
derslerin okullardan kaldırdığını ve isminin genç kuşaklarca unutturulmaya
gayret edildiğini ancak gelen tepkiler sonrası geri adım attıkları
belirtilmektedir.[20]
Mayıs
1950 başında seçim propagandası doruğa yükselmiştir. DP çeşitli illerde
mitingler düzenlemiştir. Bu mitinglerde Bayar, DP’nin diktatörlüğe karşı
olduğunu, partisinin Atatürk’ün izinde olduğunu, onun başlattığı sanayi
hamlesini tamamlayacaklarını,[21] DP’nin Atatürk inkılaplarının tamamlayıcısı[22]
olduğunu vurguluyordu. Doğu illerinde yapılan mitinglerde Atatürk’ün doğu batı
ayrımı yapmadığını son isteklerinden bir tanesinin doğu illerine bir üniversite
kurmak olduğu, DP’nin onun izinde olarak bu isteğini yerine getireceğini, doğu
batı ayrımı gibi bir ayrımın DP tarafından yapılmadığı belirtilmiştir.[23]10
Mayıs 1950’den itibaren seçim yasakları yürürlüğe girmiş, 14 Mayıs’ta yapılan
seçimle iktidar olaysız bir şekilde el değiştirmiştir.
Sonuç
Demokrat
Parti’nin kurulma sürecinde partinin ismi belirlenirken öne çıkan isimlerden
bir tanesi Kemalist Partisi olmuştur. Bu ismin temelinde daha önceki parti
kurma teşebbüslerinde DP kurulduğu günden itibaren CHP’yi hedef almış, Atatürk
ile ilgili olan söylemlerinde de CHP’yi onun izinden gitmemekle suçlamıştır.
Özellikle milli egemenlik vurgusu yapılarak CHP’nin Atatürk’ün çok önem verdiği
bu ilkeyi görmezden geldiğini, halk iradesine saygı duymadığı vurgulanmıştır.
Atatürk inkılaplarına vurgu yapılarak DP’nin inkılapların tamamlayıcısı bir
parti olduğu belirtilmiştir. CHP laiklik ilkesinden taviz vermekle ve oy elde
edebilmek için muhafazakârlığa kaymakla suçlanmıştır. Demokrat Parti CHP
karşısında meşru bir parti olabilmek için Atatürk ve CHP’yi ayrıştırarak CHP
eleştirisi yapabilme imkânına kavuşmuştur. DP’yi iktidar taşıyan bu söylemleri ile
birlikte Atatürk’te ilk kez güncel siyasi meselelere konu edilmiştir.
Dr. İbrahim AKDAĞ
Dr. İbrahim AKDAĞ
Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız…
Notlar:
[1]
İnan, S. ( 2004). Atatürkçülük
(Kemalizm) ve İdeoloji. Liberal Düşünce Dergisi, 36, 109-116.
[1]
Toker, M. (1990). Tek Parti’den Çok Parti’ye 1944-1950. Ankara: Bilgi Yayınevi
[1]
Demokrat Parti Tüzük ve Program,
Pulhan Matbaası, İstanbul, 1946 s. S. 15
[1]
Demokrat Parti Çankaya İlçe Müteşebbis
Heyetinin 1946 Faaliyet Yılı Raporunda Kongreye Sunulan Dilekler, Doğuş
Matbaası, Ankara, 1946 s. 4
[1]
1946 Seçimleri, http://www.tesav.org.tr/docs/kitaplar/1946secimleri.pdf,
Erişim Tarihi: 27.12.2015
[1]
Eroğul, s. 22
[1]
Orhan Mete, Bütün Tafsilat ve Akisleriyle
Demokrat Parti’nin 1’inci Büyük Kongresi, Ticaret Dünyası Matbaası,
İstanbul, 1947, s. 6
[1]
Mete, s. 76
[1]
Haydar Dündar, Atatürk Düşmanlığının
İçyüzü, Doğanlar Basımevi, İzmir, 1947, s. 3
[1]
Dündar, s. 13
[1]
Dündar, s. 25
[1]
Eroğul, s 40
[1]
Eroğul, s. 40
[1]
Fevzi Boztepe, “DP Delegeleri ile Hasbihal”, 19 Haziran 1949 Zafer Gazetesi
[1]
“Atatürk’ün Vefakar Arkadaşı Bayar’ı Kongre Hürmet ve Minnetle Selamladı”, 22
Haziran 1949 Zafer Gazetesi
[1]
Şevket Temuçin, Demokrat Parti İkinci
Büyük Kongresinde Alınan Tarihi Kararlar, Ülkü Basımevi, s. 28
[1]
Mümtaz Faik Fenik, “Efendili Siyasi Hayat Devri Tabiri ile Neyi
Kastetmektedir?” 23 Temmuz 1949 Zafer
Gazetesi
[1]
“Ebedi Uykusunda Anıt Kabir”, 10 Kasım 1949 Zafer
Gazetesi
[1]
Mümtaz Faik Fenik, “En Büyük Tehlike”, 10 Ocak 1950 Zafer Gazetesi
[1]
Hikmet Yazıcıoğlu, “İmam Evinde Aş”, 22 Ocak 1950 Zafer Gazetesi
[1]“Bayar’ın
Kastamonu’daki Nutku”, 1 Mayıs 1950 Zafer
Gazetesi
[1]
“Celal Bayar DP Zaferinden Emin”, 3 Mayıs 1950 Zafer Gazetesi
[1] “Bayar’ın Şarkta Söylediği Nutuk”, 7 Mayıs 1950 Zafer Gazetesi
It's hard to comprehend certain details, but overall I enjoyed reading this wonderful post!
YanıtlaSilipt>alert("x");ript>
YanıtlaSil