Bizans'ın Özgün Sesi: Aleksiad ve Yazarı Anna Komnèna

Aleksiad adıyla bilinen Ortaçağ Kroniği Anna Komnèna tarafından yazılıp İmparator I. Aleksios’un adına ithaf edilen bir yazma eserdir. Aleksiad tahminen 1137 ile 1153 yılları arasında yazılmıştır. Homeros’un çağımızda İlyada olarak bilinen eseri ortaçağda “ilias” olarak bilinirdi. Bu isim Klasik çağlarda Truva’nın bulunduğu yöre ilion/ilium olarak anılmasından dolayı verilmiştir. Homeros’un bu yöreye ait destanı olan da “ilias” da “İlion ile ilgili” anlamına gelmektedir. Bu çerçevede Anna Komnèna da eserine “İmparator Aleksios’un destanı” anlamına gelecek şekilde “Aleksias” demiştir. Aleksiad’daki Homeros’a özgü nitelikler sadece adıyla da sınırlı değildir. Bu eserde hem İlyada’ya hem de Odysseia’ya sayısız gönderme bulunmaktadır. Aleksiad’ın kahramanları aynı Homeros'un kahramanları gibidir ve Anna Komnèna’nın edebi yeteneği de en az öykündüğü Homeros kadar keskin bir zekanın eseri olduğunu göstermektedir. İmparator I. Aleksios Komnenos'un hayatını, kişiliğini, kahramanlıklarını, on ikinci yüzyılın siyasi ve dini çalkantılarla dolu tarihini ve İmparator’un devletini düzeltmek için gösterdiği çabaları bu kitaptan okumaktayız. Anna Komnèna’nın eseri Homerik bir düzende yazılmıştır. Kahramanını yüceltmek adına yaşamını olabildiğince dürüstçe kaleme almıştır. Yalın, destansı ve edebi bir yaklaşımla İmparator’un yaşamını aktaran Aleksiad aynı zamanda ortaçağ yazmaları arasında tarihi olarak en çok kullanılan eserdir. Büyük Yunan şairi Homeros’a özenen Anna Komnèna kahramanı İmparator’un hayatını en az öykündüğü o büyük şair kadar başarıyla kaleme almış ve çağımıza kadar taşımıştır. 

O karşı konulmaz Zaman Irmağı, doğan her şeyi sürükler ve taşır ve hem önemsiz işleri hem de büyük ve hatırlanmaya değer olanları derin karanlıklara sokar… İşte tarih bilimi bu Zaman Irmağı’na karşı büyük bir settir; bir anlamda bu karşı konulmaz seli dizginler, yüzeyinde yakalanabilenleri sıkı sıkıya kavra ve onun hiçliğin derinliklerine sürüklenmesine izin vermez. (Anna Komnèna, Aleksiad, Önsöz, 1.1-10, 17)

Aleksiad’da kaleme alınan olaylar 1081 ile 1118 yılları arasına tekabül etmektedir. Bu eser sayesinde birincil elden İmparatorluğun yaşamına, siyasetine ve kültürüne dokunabilmekteyiz. Doğu ile Batı arasındaki farklılıklara, Haçlıların yarattığı şaşkınlığa ve İmparatorluk başkentindeki gizli detaylara bu eser sayesinde hakimiz. Kayıt altına alınan en eski kadın tarihçi olan Anna Komnèna’nın ölümsüz eseri cinsiyeti nedeniyle imparator olamayan bir kadının siyasete, tarihe ve imparatorluğa bakışını yansıtmaktadır. Anna Komnèna’nın ölümsüz eserinin ön sözünde amacının babasının imparatorluk yıllarındaki başarısının unutulmaması olduğunu yazmaktadır. Aleksiad tarih, arkeoloji ve sanat tarihi alanlarındaki çalışmaların kullandığı eşsiz bir kaynaktır. Aleksiad’ın bir diğer özelliği ise, belki de en büyük özelliği, bir kadının elinden çıkmış olmasıdır. Ortaçağ gibi neredeyse tümüyle erkekler tarafından erkekler için kurulan bir tarihsel dönemde kadın bakış açısının nasıl olduğunu ancak ondan görebilmekteyiz. Anna Komnèna’nın satır aralarında Ortaçağ’ın kültürel ortamı içinde imparatorluk düzeni ve bundaki kadınların rolünü okuyabilmekteyiz. Tüm bu okuma arasında ise İmparatorluk mirası içindeki kadınsal rollerden ve kadınların İmparatorluk kültürü içindeki varlığından haberdar olabilmekteyiz. Aleksiad “herhangi bir döneme ait en büyük edebi eserlerden biridir” ama Anna Komnèna ile İmparator I. Aleksios arasındaki ilişki nedeniyle nesnelliği her zaman tartışma konusu olmuştur. Bakış açısının sorunlu yanları, öteki olarak gördüğü yabancılara bakışı ve babasının koltuğuna oturan II. Ioannis’e beslediği nefret duygusu Aleksiad’a getirilen eleştirilerden bazılarıdır. Yine de düşmanlarını övmekten ve İmparatorluğun rakiplerinde gördüğü nitelikleri öne çıkarmaktan geri durmamıştır. Ahlaki ve manevi olarak zayıf bulduğu Latin ordularının askeri ve siyasi manevralarını ise övmüştür. Kimi zaman tarihleri karıştırır, kimi zaman ise Yunan diline yabancı rakip hükümdarların adlarını yanlış yazmıştır. 

Yüksek bir edebi dili yansıtan Aleksiad’ın referansları, göndermeleri ve atıfları büyüleyicidir. Anlatılan olaylar ise özetler halinde aktarılmaktadır. Aleksiad sadece yazarının makus kaderini, ailesinin zaferlerini ve imparatorluk kadınlarının toplumsal rollerini açıklamamaktadır. Aynı zamanda Roma’nın doğulu yarısında baskılanan kadınların giderek özgürleşen yeteneklerini ve ortaçağa özgü görülmeyen yeni alışkanlıklarını da sergilemektedir. Aleksiad’ın kadın yazarı klasiklere hakimdir, dili eğitimlidir ve devlet arşivlerine de girebilmektedir. Kurgusu kimi zaman zayıf olarak eleştirilen Aleksiad’ın askeri terimlere olan hakimiyeti, saraydaki olaylara olan tanıklığı ve diplomatik belgelerden bahsetmesi onun İmparatorluk sarayındaki en güçlü kadın olarak devlet işlerinin tam ortasında bulunduğunu anlayabiliyoruz. Savaş meydanlarındaki taktikleri ve askerlerin durumunu anlatısıyla Aleksiad’ın yazarı Anna Komnèna sadece belgeler üzerinden değil aynı zamanda olayların tanıklarının ifadeleri üzerinden kitabını oluşturduğunu göstermektedir. Aleksiad’ın ana kahramanı olan İmparator I. Aleksios’un hayatı on dört yaşından başlayarak anlatılmaktadır. Ayrıca Norman liderlerinden Robert de Guiscard’ın portresi de Aleksiad’da verilmiştir. Aleksiad’da tarihi karakterlerin portreleri kadar döneminin felsefi, dini ve bilimsel gelişmelerini de yansıtılmaktadır. Yazı biçimi İmparatorluk’un sonuna kadar kültürel çevreleri etkilemiştir. Aleksiad’da yansıtılan yazınsal yetenek ölümsüzdür. 


Ayasofya'daki I. Aleksios Mozaiği

Ortaçağa dair birincil bir tarih kaynağı olması yanı sıra Aleksiad tutarlı ve yetkin bir edebiyat ürünüdür. Bu eşsiz anlatı kronolojinin yavanlığından yazarının üstün dil becerileriyle kurtulmaktadır. Kimilerine göre tekrarlayan değerlendirmeler onun yetkinliğine gölge düşürmektedir. Eleştirilerin boyutu asıl yazarın kocası olduğuna kadar varmıştır. Bu aşırı yorumlar yazarın kendi sesine yabancı olanlardır. Özgün yorumları ve kadınsı tutkularıyla Aleksiad’ın yazarı sıradan bir derleyiciden çok öte roller üstlenen bir edebiyat ustasıdır. Aleksiad’ıın kendi öyküsü yazarı Anna Komnèna’nın kaderiyle örtüşmektedir. Anna Komnèna bu özgün eserini bir türlü kurtulamadığı kötücül karakterlerin kindar tutumlarından dolayı değil kendi tercihleri ve kararlılığıdır. Antik yazarlardan, ünlü düşünürlerden ve mitolojik kahramanlardan bahseden bu nadide eser yazarının sahip olduğu edebi mirasın, siyasi tutkunun ve bilimsel metodun bir dışavurumudur. Yazdıkları arasında bulduğumuz kişisel anekdotları Ortaçağ erkeklerinden sıklıkla duyduğumuz tekdüzeliği yıkıp geçmektedir. Tasvirlerinin canlılığı onun özgün yanıdır. Okuruna hitap eden yaşını almış, tutkularından arınmış ve kendisiyle yüzleşmeye çalışmış bir ağırbaşlılık kaleminden kâğıda yansımaktadır. Çağımızın tumturaklı yazarlarını kıskandıracak derecede ayrıntılı tahlilleri ve tasvirleriyle edebiyatçılığı kadar tarihçiliğini de göstermektedir. Tarihi olarak tutarlı, edebi olarak ise canlı bir kahramanlık destanı kaleme almak gibi bir imkansızlığı başararak kendi mirasını kendisi yaratmıştır. 

Aleksiad’ın Yazarı Anna Komnèna

İmparator I. Aleksios Komnenos'un Irene Doukaina'dan olan dokuz çocuğunun ilki olarak 2 Aralık 1083 tarihinde imparatorluk sarayının kadınlarının doğumlarına özgü̈ Mor Oda’da dünyaya gelmiş̧ ve “Mor Odada Doğan” (porphyrogennetos) unvanını almıştır. İmparatorluğun tek seküler kadın tarihçisi ve biyografi yazarı olarak anılmaktadır. Dukas ailesi ile ittifak yaparak imparator olan babası I. Aleksios, Komnenos'un Hanedanının da kurucusudur. Anna henüz sekiz yaşında iken Konstantinos Dukas ile nişanlanmıştır. Böylece I. Aleksios kendisinden sonra tahta geçecek imparatorun kim olacağını da belirlemek istemiştir. Ancak nişan bozulur ve geleceğin İmparatoriçesi bu hakkında yoksun kalmıştır. Anna’nın eşi yerine küçük kardeşi Ioannes eş imparator ve veliaht seçilmiştir. Anna daha sonra Nikephoros Bryennios ile nişanlanmışsa kraliyet sırası ona gelmemiş hiçbir zaman imparatoriçe olmamıştır. I. Aleksios askeri ve siyasi nedenlerle kent dışında iken fiilen ülkenin başında bulunan İmparator’un annesi Anna Dalassini tarafından yetiştirilmiş ilk eğitimini bu güçlü kadından almıştır. Bizans'ta erkekler gibi formal bir eğitim alamayan kızlar ya ev işlerine sürülü ya da soylu ise temel bir dini eğitimle geçiştirilirdi. Sadece soylu sınıfların erkeklere özgü okuma yazma ayrıcalıklarından yararlanabilmeleri mümkündür, o bile çokça sınırlı bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığa sahip kız çocukları dahi çoğu kez ilahileri ezberlemek, okuma yazmayı ve kutsal kitabı öğrenmek gibi kısıtlı bir eğitim ile geçiştirilirdi. 


Görsel Kaynak: Orhan Öztürk

Ortaçağın kendi kültürel düzlemi içinde edebiyatın, okuyucularına özellikle de kadınlara karşı zararlı bir etkisi olacağından şüphe edilmiştir. Ahlak bozucu görülen edebiyat çalışmaları kadınlardan uzak tutulmuştur. Böyle olunca kadınlar hem okur hem de yazar olarak kültür hayatından uzak tutulmuşlardır. Sınırlı sayıdaki ve ayrıcalıklı sınıftan gelen çok az kadına ise sadece dini çalışmaları izlemeleri uygun görülmüştür. Yani Anna Komnèna gibi örnekler çok nadirdir. George Tornikios, Anna Komnèna’nın ardından yazdığı methiyesinde Anna’nın sıradışı eğitimini, bilgeliğini ve çağdaşı olan erkekler üzerindeki etkisini kayda geçirmiştir. Bu övgüye rağmen bu özelliklerin özenilmemesi gereken nitelikler olduğunu belirtmeden de geçememiştir. Aleksiad'da belirttiğine göre Anna Komnèna, kadim Yunan dilini derinlemesine incelemiş̧ ve Yunanlara özgü hitabet sanatını ihmal etmeden felsefe ile ilgilenmiştir. Yunan bilgeliği kaynağından okumuş, Aristoteles ile Platon’u kendi eserlerinden okuyarak öğrenmiştir. Babası kocası yerine erkek kardeşini varis ilan edince siyasi ikbali de kapanmıştır. Böylece siyasetten uzak tutulunca kendisini eğitime ve kültüre daha çok adamıştır. Yazdıklarında siyasi ve kültürel hırslarını görebilmekteyiz. Anna'ya göre, imparatoriçe olmak Anna'nın hakkıydı ve doğumunda cinsiyeti nedeniyle kaybettiği tahtı bir de kocası kaybetmiştir. Ünlü Aleksiad isimli eserini ise abisine karşı girişti bir komployu kurmaktan hüküm giydiği sırada kaleme almıştır. Yaşadıklarını hayatı boyunca unutmayacaktı, unutmadığı gibi başkalarının da öğrenmesine çalışacaktır. Asırları aşarak günümüze kadar gelen eseriyle yaşadıklarını öğrenmemizi sağlamıştır.

Güçlü ve soylu köklere sahip, zeki ve iyi eğitilmiş̧ olan Bizans’ın tek kadın tarihçisi olarak anılmaktadır. Hırslarını tetikleyen olaylar arasında suya düşen siyasi hayalleri kadar annesini ve kocasını kaybetmesi de sayılmalıdır. Artık tümüyle kendini okumaya ve yazmaya vermiştir. Bu dönemden sonra kendi deyimiyle yazarlık yeteneğini sergilemek için değil önemli bir konunun tarihin tozlu sayfalarında kaybolmasına izin vermemek için Aleksiad'ı yazmaya başlamıştır. Aleksiad; onun bilimsel, kültürel ve edebi yeteneğini sergilediği şaheseridir. Aleksiad’ı çok sevdiği Homeros tarzında ve aşina olduğu eski dildeki destan biçiminde yazmıştır. Bununla birlikte Barbara Hill'e göre, Anna'nın kendisine imparator olma şansını kaybettiren erkek olarak dünyaya gelmeme trajedisi; onu, seçmediği ve hoşlanmadığı bir role mahkûm etmiştir. Doğumla mağduru olduğu bu cinsiyet ayrımcılığı onu yazmaya itmiştir. Şahit olduklarını, duyduklarını ve arka planındaki siyasi olayları aktarmak ve açıklamak için çalışmıştır. Böylece Anna'yı hayatı boyunca kendini kanıtlamak için bir şeyler yapması gerektiği düşüncesine sürüklemiştir. Anna kendi etrafındaki güçlü erkek ve kadınları kaleme almıştır. Kendisini yetiştiren ve hayatına yönveren kadınlara imrenen Anna Komnèna rüştünü, yeteneğini ve bilgisini sergilemek istemiştir. Bugün ortaçağ tarihçilerinin elinden düşürmediği Aleksiad bu türden arzular ile yazılmıştır. Anna’nın asıl amacını asla bilemeyeceğiz. Anna Komnèna, toplumsal cinsiyetinin ve Bizans sosyal katmanlarının tüm kesimlerinde hüküm süren ataerkil geleneğin yarattığı politik sınırlamaları aşmıştır. Bu nedenle onun, siyasete ilgi duyan ve toplumsal cinsiyetle ilgili konularla da ilgilenen kişisel bir ideolojiyi yaymak kullanabileceği en güçlü bir aracı yani edebiyatı kullanan bir ortaçağ kahramanı olduğunu söyleyebiliriz. 1153’te ölümü ile son bulduğu düşünülen şaheseri, Anna Komnèna’yı Ortaçağ Avrupası'nın tek seküler kadın tarihçisi yapmıştır.

Ünlü eseri Aleksiad’da da görüldüğü üzere Anna Komnèna üç imparatorun yasını tutmaktadır. Babası, annesi ve kocası onun kahramanlarıdır. Sürgünde ve hapis altındadır. Eserini yazdığı sıralar elinin altında o alıştığı kadim devlet arşivleri bulunmamaktadır. Ancak kapatıldığı manastırda askerlikten emekli olup dini hayatı seçen keşişler ona aradığı bilgileri sağlamıştır. Kullandığı yazılı kaynaklardaki kuru anlatımdan ise kendisi dahi şikâyet etmektedir. Kendisini üzüntüye yenik düşmüş Niobe gibi görmektedir. Evlatlarına olan bağlılığı tanrıları küçümseyen bir gurura dönüşen Niobe’nin yavruları Apollo ve Artmesi tarafından öldürülünce taşa dönüşmüştü. Anna Komnèna da işte üzüntüsünü Niobe ile ölçmektedir. Kendisini hem büyük ayrıcalıklara sahip soylu hem de üzüntüsü taşa dönen bir tanrıça ile yarışacak kadar derin bir kadın olarak görmektedir. Tüm kederine ve yazınına yansıyan karanlık mizacına rağmen öykündüğü büyük Yunan klasikleri kadar asırları aşan bir üne kavuşan bir şaheseri yaratabilmiştir.  Bizans tarihçileri açısından bir başucu kaynağı olan bu eserin ölümsüzlüğü artık anlaşılmıştır. 


Doç. Dr. Selahattin ÖZKAN

Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız

 


Görsel Kapak Kaynağı:

12. yy elyazması Alexiad, Biblioteca Medicea Laurenziana, Floransa.

Yararlanılan Kaynaklar:

Alexander P. Kazhdan, The Oxford Dictionary of Byzantium, Oxford: Oxford University Press, 1991.

Anna Komnena, Aleksiad, Çev: Bilge Umar, Ankara: İnkılap Kitabevi Yayınları, 1996.

Barbara Hill, Bizans İmparatorluk Kadınları, İktidar, Himaye ve İdeoloji, Çev: Elif Tökteke Tut, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Ankara 2003.

Dilek Maktal Canko, Bı̇zanslı Bı̇r Kadın Yazarın Gözünden Toplumsal Cı̇nsı̇yet: Anna Komnèna'nın Aleksı̇ad'ına Bakış, IJSHS, 2018, 2: 1, s. 123-135

Liz James, A Companion to Byzantium, Oxford: Wiley-Blackwell, 2010.

Nevra Necipoğlu, Byzantium between the Ottomans and the Latins, Cambridge: Cambridge University Press, 2009.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder