Rodos “Saint John” Şövalyeleri ve Kısa Tarihi

Rodos adıyla özdeşleşmiş bu tarikat ehli aslen Saint John Şövalyeleri olarak bilinmektedir. Onlar hakkında bildiklerimizi temel olarak Şövalyelerinin kendileri hakkında söylediklerine ve yazdıklarına dayanmaktadır. Saint John Şövalyelerini konu edinen ilk ve en önemli eser, kendisi de bir Saint John Şövalyesi olan Guillaume de Saint-Etienne tarafından on üçüncü yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Bu belge bazı notlar ve ilaveler ile Vatikan Arşivlerinde 4852 sıra numarası ile saklanmaktadır. Aslen “Ordo Fratrum Hospitalis Sancti Ioannis Hierosolymitani” olan adını Türkçemize “Kudüslü Aziz Yuhanna Bimaristan Şövalyeleri Cemiyeti” olarak çevirebileceğimiz tarikat on ikinci yüzyılın başlarında Kudüs’ün Hıristiyan mahallesindeki bimaristanda kurulur. On dördüncü ve on sekizinci yüzyıllar arasında Saint John Şövalyeleri olarak bilinen tarikat, sonrasında Rodos ya da Malta ile anılır olmuştur.  Günümüzde binanın bulunduğu mahalle de aynı adı taşımaktadır. Romalılara kadar sürdürülen tarihine rağmen bölgenin tarihi özellikle Müslüman yöneticiler tarafından Kudüs’e gelen Hıristiyan hacılar için Batılı hayırseverlerin himayesinde kullanılmasına izin verilmesiyle başlatılmaktadır. Bu bölgedeki sağlık kompleksinin korunması ve idaresi için Amalfi Dükalığına bir imtiyaz verildiği ancak daha sonra bunun da kaldırılarak binanın yıkıldığı anlaşılmaktadır. İlk Haçlı Seferi sonucunda Kudüs’ü ele geçiren Hıristiyanlar arasında olan hakkında pek fazla bir şey bilinmeyen Benedikten tarikatına mensup Gérard de Martigues, 1099’da en son Amalfi Dükalığına ait bu hastaneyi yeniden ayağa kaldırır ve kurduğu tarikatın erkek ve kadın mensupları ile bakımını üstlenir.  Daha sonra binanın bakımı şehirdeki Ortodokslara bırakılınca, bimaristanın iaşesi İmparatorluk tarafından karşılanmıştır. 

Her ne kadar Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’teki bir hastanenin yaşatılması için kurulmuş olsa da tarikat zamanla büyür ve bir Şövalye Cemiyeti halini alır. Haçlıların himayesinde büyüyen ve Avrupa’nın önde gelen askeri birliklerinden birisi haline gelen Saint John Şövalyeleri Kudüs’ün Müslümanlarca yeniden alınmasının ardından birliklerini önce Rodos’a ardından da Malta’ya taşımışlardır. Rodos’u kendileri adına ele geçirmeden önce bir süre boyunca Kıbrıs’taki Latin krallığına sığınmış, arkasından da Guillaume de Villaret’in önderliğinde Rodos’u ele geçirmişlerdir. Bir süre İzmir’i de idareleri altına alan Şövalyeler ortaçağ boyunca Rodos’ta ve Avrupa’daki çeşitli mülklerinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Saint John Şövalyelerinin Avrupa ile olan ilişkilerini oldukça etkileyen ve hem dini olarak hem de siyaseten ellerini oldukça güçlendiren bir olay gerçekleşmiştir. Papa V. Klemens, Saint John Şövalyelerinin öteden beri rakibi konumunda olan Tapınak Şövalyeleri’ni lağvetmiş ve malvarlıklarının bir bölümünü de Saint John Şövalyelerine bağışlamıştır. Öte yandan Tapınak Şövalyeleri ile Saint John Şövalyeleri’nin başlangıçtan bu yana ortak bir geçmişe sahip olduklarını düşündüren halk-öyküleri de mevcuttur. Şövalye teşkilatı sekiz prior ve onları temsil eden Grand Prior’undan oluşmaktadır. Aragon, Auvergne, Kastilya, İngiltere, Fransa, Kutsal-Roma, İtalya ve Provence’daki sekiz ayrı prior’u Rodos’ta birer bailli tarafından temsil edilmektedir. Avrupa’nın bir ucundan diğer ucuna, İngiltere’den Rodos’a kadar, geniş bir ölçekte varlığını sürdüren Saint John Şövalyeleri hem yerel iktidarlar hem de küresel güçler ile ilişkiler kurmaktadır.

Saint John Şövalyeleri; Tapınak Şövalyeleri ve Töton Şövalyeleri ile birlikte Avrupa’da askeri nitelik kazanan en önemli üç tarikattır.  Saint John Şövalyeleri’nin on dördüncü yüzyıla kadar diğer Hıristiyan tarikatlarının aksine belirlenmiş bir giyinme biçimleri yoktur, ancak sekiz köşeli bir haç belirgin bir önem arz etmektedir. Kullandıkları askeri donanım da oldukça çeşitlilik göstermekle birlikte büyük çoğunlukla İtalyan menşelidir. Saint John Şövalyeleri’nin konu edildiği dönem kaynaklarında görsel bulunmadığından ancak yazılan tasvirler ya da tanıkların ifadeleri ölçüsünde Saint John Şövalyeleri’nin günlük yaşamdaki görünümleri anlaşılabilmektedir. Kullandıkları çeşitli askeri araçların varlığı şüphesiz olsa da zırh, kılıç, mızrak ya da araçların hiçbirisinin kaynaklara zikredilmemiş olduğunu da söylemek gerekmektedir. Saint John Şövalyeleri dini, siyasi ve askeri olarak güç kazanırken imparatorluk iç çalkantılar, iktidar mücadeleleri, Haçlı seferleri ve ekonomik bunalımlar ile güç kaybetmektedir. Paleologos hanedanının Bizans’ın son dönemecindeki kutuplaşması geniş muharebelere neden olmasa da özellikle imparatorluğun balkanlardaki toprakları üzerindeki hayatı durma noktasına getirmiş, tarım ve ticaret faaliyetlerini olumsuz etkilemişti. İmparatorluk toprakları üzerinde parçalanan egemenliğin dayanak noktaları yerel güçlerin istilaları ile el değiştirmektedir. Ülkedeki siyasal çalkantılar ve askeri istikrarsızlık ekonomik bir felaketi de doğurur, vergi alınmaz ve toprak kaybı tarımsal üretimi imkânsızlaştırır. Ceneviz ve Venedikli tüccarların Konstantinopolis’teki varlıkları, temelleri atılan ekonomik çıkarların devamını sağlamak isteği nedeniyle imparatorluk aleyhine işlemektedir. 


Son yapılan kazılarda ortaya çıkarılan Bimaristan temeli

Anadolu’dan Attika’ya imparatorluğun denize kıyısı olan her toprağı üzerinde Şövalyelerin çizmelerinin gezindiğini söyleyebiliriz. İzmir’den sonra Selanik’i de almak isteyen Saint John Şövalyeleri anakarada varlıklarını uzun süreler tutamayacağını anlamış ve adalarla kendilerini sınırlandırmışlardır. Ancak Avrupa siyasetinin kurucu unsurlarından birisi olan Saint John Şövalyeleri imparatorluğun başkentine de sızmaya çalışmış, sarayın dar koridorlarına biraderlere askeri, siyasi, ekonomik ve dini ayrıcalıklar tanınması için uğraşmıştır. On altıncı yüzyılda Osmanlılar Rodos’u alana değin merkezlerini adada tutmayı başararak Saint John Şövalyeleri uzun bir süre Adriyatik kıyılarını ve Akdeniz adalarını elinde tutmuştur. Sayıca az nüfusuna ve küçük donanmasına rağmen Saint John Şövalyeleri on dört ve on beşinci yüzyıllar boyunca Haçlılar ile birlikte hareket etmiş, Küçük Asya sahillerindeki Türk birliklerii hedef almıştır. Türk beyliklerine karşı limanlarda ve kalelerde yürüttükleri mücadeleler Timur’a kadar devam etmiştir. Mora ile Attika’yı birbirine bağlayan Korint’i İmparator’dan satın alan Saint John Şövalyeleri daha sonra gelen Osmanlılara karşı bölgeyi korumaya gayret etmişse de yerel halkın isteksizliğiyle geri çekilmek zorunda kalmıştır. İmparatorluk buradaki yerel halk ile anlaşamayan Saint John Şövalyeleri’nin çekilmesiyle bu topraklara geri dönmüşse de on beşinci yüzyılda nihai olarak sonuç Osmanlılar lehine olmuştur. 


Doç. Dr. Selahattin ÖZKAN

Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız


Yararlanılan Kaynaklar:

D. Geanakoplos, Byzantium: Church, Society and Civilization Seen through Contemporary Eyes, Chicago: University of Chicago Press, 1984.

Dean Sakel, Ed., Byzantine Culture: Papers from the Conference ‘Byzantine Days of İstanbul’, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2014.

John Taaffe, The History of the Holy, Military, Sovereign Order of St. John of Jerusalem, II. Cilt, Londra: Hope & co, 1852.

Jonathan Riley-Smith, Templars the Knights of St. John in Jerusalem and Cyprus c.1050-1310, Hampshire: Palgrave Macmillan, 1967.

Tom Licence, The Templars and the Hospitallers, Christ and the Saints, Crusades, Cilt: 4, Society for the Study of the Crusades, 2005, s. 39-57


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder